Türkiye’de ağırlaşan geçim koşulları ve gelecek kaygısı nedeniyle üniversite öğrencileri eğitim hayatını terk ediyor. Son beş yılda 1,2 milyon öğrenci okulu bıraktı, 2024’te ise 56 bin 107 kişi öğrenimini dondurdu. Öte yandan, 15-24 yaş arası gençlerin yüzde 34,9’u ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. IPSOS araştırmanın sonuçlarına göre ise üniversite öğrencilerinin yüzde 28’i tam zamanlı ya da yarı zamanlı çalışıyor.
Evrensel’den Eylem Nazlıer öğrenci ve sendikalardan aldığı görüşleri derledi. Derlenen haberde öğrencilerin okulu terk ettiğine dair destekleyici ifadeler yer alıyor.
OKUL ARKADA KALDI, ÖNCELİK İŞ OLDU
20 yaşındaki Merve. Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği 1. Sınıf Öğrencisi Merve hem okuyup hem çalışmak zorunda kalan binlerce gençten biri. Bir mağazada part time çalışan Merve, “İki işi bir arada yürütmek imkânsız” diyerek yaşadığı sıkıntıları anlatıyor: “Bir kere ben artık derslerime odaklanamıyorum. Çünkü iş beni yoruyor, sabah o yorgunlukla işe okula gitmek çok zor. Haftada otuz saat çalışıyorum. Psikolojik ve fiziksel olarak çok yıpratıcı. Bu sefer okulum arka planda kalıyor.
Önce yaz tatilinde çalışmaya başladığını, daha sonrasında harçlığı ihtiyaçlarına yetmeyince okul zamanı da çalışmaya başladığın anlatan Merve, “Okul için bilgisayar almam gerekiyordu, ailemin bütçesi yetmedi. Beş-altı ay çalıştım, bilgisayar aldım. Sonra telefonum bozuldu, onu almak için çalıştım” diyor.
“AYNI EVİN İÇİNDE YAŞADIĞIM ANNEMİ ZOR GÖRÜYORUM”
Haftada dört gün çalıştığını, dört gün okula gittiğini belirten Merve, “Sinemaya, tiyatroya gidemiyorum. Aynı evin içinde yaşadığım annemi bile zor görüyorum. Arkadaşlarımla oturup bir kahve içmem bile bu ülkede lüks” diye anlatıyor. Erdoğan’ın genç istihdamı için duyurduğu programı da eleştiren Merve, bu düzenlemenin gençleri erken yaşta ucuz iş gücüne çevirdiğini düşünüyor: “Bunun adı istihdam değil, eğitimden koparma. İstihdam yaratacaklarına burs verseler daha mantıklı olurdu. AKP’nin istediği de bu; gençleri köle gibi çalıştırmak. Çoğu yer zaten asgari ücretle insanları sömürüyor, sistem bizi buna zorluyor. Üniversite okurken sadece okula odaklanabilmemiz gerek ama ‘Çalışmazsam temel ihtiyaçlarımı karşılayamam’ noktasındayım. Eğitim artık bir ayrıcalık haline geldi.”
Türkiye’de milyonlarca genç gibi Merve’nin de hayalleri bir bir yok oluyor: “Daha sakin, kendime vakit ayırabileceğim bir hayat istiyorum. Ama bu Türkiye’de çok zor. Türkiye’de hem ekonomik olarak güvende olup hem insan gibi yaşamak mümkün değil. Bir mühendis adayıyım ama kendime bir gelecek göremiyorum, ileriye dönük hiçbir hayalim yok artık hepsi gitgide azalıyor, yavaş yavaş hayallerim ve umutlarım siliniyor.”
“ÜNİVERSİTELERİN MESEM’İ YARATILIYOR!”
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, AKP iktidarının Ulusal İstihdam Stratejisi kapsamında üniversite öğrencilerini de güvencesiz çalışmaya mahkûm etmeye hazırlandığını belirtti. MESEM’lerle zorunlu eğitim çağındaki çocukların ucuz iş gücü haline getirildiğini hatırlatan Özbay, “Bu program, üniversitelerin MESEM’ini yaratma planının bir parçasıdır.” dedi. Özbay, yaklaşık 4.7 milyon gencin ne eğitimde ne de istihdamda olduğunu vurgulayarak, “Artan ekonomik kriz, öğrencilerin barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarını dahi karşılamalarını imkânsız hale getirdi. Ancak iktidarın sunduğu çözüm ücretsiz KYK yurdu ya da burs değil, güvencesiz işçiliği dayatan İŞKUR programlarıdır” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın “müjde” olarak duyurduğu İŞKUR Gençlik Programı’nın gerçekte üniversite öğrencilerini piyasaya ucuz iş gücü olarak sürmekten başka bir şey olmadığını belirten Özbay, “Bu program kapsamında öğrencilere 5 gün çalışma karşılığında 5 bin 415 lira, 14 gün çalışma karşılığında ise 15 bin 162 lira ödeme yapılacağı duyurulmuştur. Ancak bu sözde destek, öğrencilere güvence sağlamak yerine onları iş kazaları dışında hiçbir sigorta hakkı tanınmayan, kıdem ve emeklilik primi içermeyen bir sisteme mahkûm etmektedir” diye konuştu.
Özbay, AKP’nin eğitimi kamusal bir hak olmaktan çıkarıp sermayenin taleplerine göre şekillendirdiğini belirterek, “Üniversiteler iş bulma merkezine dönüştürülüyor, öğrenciler güvencesiz işçiliğe mahkûm ediliyor. Eğitim, sadece iş gücü piyasasına ucuz işçi yetiştirmek için değil, bireylerin eleştirel düşünme becerisi kazanması ve toplumsal gelişime katkı sunması için vardır.” dedi.
Eğitim-İş olarak, gençlerin ucuz iş gücü haline getirilmesine karşı mücadele edeceklerini vurgulayan Özbay, “Türkiye’nin geleceği, sermayenin çıkarlarına göre dizayn edilen eğitim modelleriyle değil, nitelikli ve bilimsel eğitim anlayışıyla şekillenecektir” ifadelerini kullandı.
“GENÇLER UCUZ İŞ GÜCÜ OLARAK GÖRÜLÜYOR”
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Evrim Gülez de “Bu programın özü, gençleri eğitimin içeriğinden koparıp erken yaşta iş gücü piyasasına dahil etmeye yöneliktir. Gençlerin akademik gelişimini ve mesleki donanımını değil, iş gücü piyasasının ucuz emek ihtiyacını önceleyen bir yaklaşımın sonucudur.” dedi.
GENÇLER GÜVENCESİZ İŞLERE YÖNLENDİRİLİYOR
Gülez, programın öğrencilere ekonomik destek sunuyormuş gibi gösterildiğini ancak gerçekte onları güvencesiz, düşük ücretli ve geçici işlere yönlendirdiğini ifade etti. Gülez, “Öğrencilerin eğitim hayatı boyunca gelir elde etmelerini sağlama vaadiyle sunulan bu program, gençleri tam zamanlı eğitim sürecinden uzaklaştırmakta ve eğitimi değil, iş gücü piyasasının ihtiyaçlarını öncelemektedir.” dedi.
Özellikle meslek liseleri ve üniversitelerde yaygınlaştırılan bu tür projelerin, “iş dünyası ile eğitim arasındaki entegrasyon” adı altında öğrencileri patronların ihtiyaçlarına göre şekillendirmeyi hedeflediğini belirten Gülez, AKP’nin üniversiteleri bilimsel üretim merkezleri yerine “ara eleman yetiştirme atölyelerine” dönüştürdüğünü söyledi.
Kamusal eğitim anlayışının giderek zayıflatıldığını ve bu durumun eğitim bütçelerine de yansıdığını vurgulayan Gülez, öğrencilerin geçinebilmek için çalışmaya mecbur bırakıldığını söyledi. Gülez, “KYK burs ve kredileri, asgari yaşam maliyetlerine dahi yetmeyecek düzeyde. Öğrenciler barınma, beslenme ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi” diye konuştu. Gülez’e göre gençlerin eğitim sürecinde ekonomik sıkıntılar yaşamaması için çözüm, onları güvencesiz işlere yönlendirmek değil, yeterli ekonomik destek ve burslarla güçlendirilmiş bir kamusal eğitim sistemi kurmaktan geçiyor. Eğitim sisteminin piyasaya hizmet eden bir model olmaktan çıkarılması gerektiğini belirten Gülez, şunları söyledi: “İŞKUR Gençlik Programı gibi projeler, öğrencileri ucuz iş gücü olarak görmenin ve onları eğitimden koparıp sermayeye ucuz emek olarak sunmanın bir başka aracıdır. AKP, eğitimi temel bir hak olmaktan çıkarıp piyasaya uyumlu hale getirme politikalarına hız vermektedir. Oysa gençlerin gelecek güvencesi, sermayeye ucuz iş gücü olarak sunulmalarında değil, bilimsel ve eleştirel düşünceye sahip bireyler olarak yetişmelerindedir.” “Öğrencilerin geleceği güvencesiz işlerde değil, eşit, parasız, bilimsel ve demokratik eğitimdedir” diyen Gülez, eğitim politikalarının bu doğrultuda yeniden şekillendirilmesi gerektiğini vurguladı.
(HABER MERKEZİ)