“Kitlelerin gücünü örgütleyebilmek bir siyasettir.” (Mao Zedung, Seçme Eserler cilt 3, s.160)
İçinde bulunduğumuz dönem, öncünün çeşitli darbeler aldığı halk güçlerinin parçalı olduğu ve karşı devrimin tüm aygıtlarıyla saldırdığı bir sürece tekabül etmektedir.
İdeolojik-politik-askeri her türlü saldırı aygıtıyla çevrili bir alanda, sınıf mücadelesinde zaferi adımlamanın yolu ise kuşkusuz, kitleleri örgütleyebilmek ve tayin edici kanalda savaştırmaktan geçmektedir. Bu çerçevede ele alınması gereken hususların başında, MLM perspektifi araştırma ve inceleme yöntemi ile kitlelerle bağlarımızın hangi nedenlerden dolayı zayıf olduğu açığa çıkarılması gelmektedir.
Kitleleri örgütlemenin, onlarla bağ kurmanın ve en önemlisi ise mücadelenin öznesi durumuna getirmenin can alıcı noktaların başında öncünün uygulaya geldiği politikalar yer almaktadır. Sınıf mücadelesindeki hacim ve kapsamı bakımından ağırlıklı bir yapısının oluşu politikayı etraflı olarak incelemek gerektiğini ortaya çıkarıyor. Bununla birlikte politikayı, sınıfların kendi aralarındaki mücadelesinde iktidarını tesis etmekte uyguladıkları araç ve metotların bütünlüğü olarak kabaca yorumlayabiliriz. Ezilenlerin öncü sınıfı proletarya için MLM bir politika inşa etmek ve uygulamak elzemdir. Niteliksel anlamda böyle bir politika oluştururken ideolojiden ayırmak, koparmak ya da özerk bir yapı olarak lanse etmek, politikayı araçsal olmaktan çıkarıp amaçlaştırmak anlamına gelecektir. Akabinde ise esneksel bir meşruiyet içinde ilkelerden taviz vermeyi ve çeşitli sapmalara kapı aralamaya yol açacaktır. Tersi bir pozisyonda da değerlendirdiğimizde, yani politikayı ideolojik argümanların nesnesi haline getirmek de başka bir anlamda katılaşmaya ve hareket sınırlılığını darlaştırmaya sebebiyet verecektir. O halde denilebilir ki, politika gıdasına ideolojiden alacak, verili an’da; çelişkilerin toplamından esaslığa, karşı devrimin hareketine ve bunların sonucundan yola çıkılarak atılan adımların kitlelere nüfuz etmesidir.
Gerek ideoloji ile olan ilişkisinde gerek ise verili an’da hareket sınırlılığına sahip MLM nitelikteki bir politikadan söz ediyorsak, Bolşevik/Maoist tarzda politika yapmaktan bahsediyoruz demektir. Her şeyden önce Bolşevik/ Maoist tarzda bir politika, kendisini öncünün çerçevesini çizdiği kitlelerin mücadelesinde ve karşı devrim ile sınanmasında bulur. İnşası ve pekiştirilmesi ancak bu arenada mümkündür. Kitlelerin talepleri ve düşüncelerinden sentezlenmeyen, gerici egemen sınıflarla mücadele içerisinde bulunmayan politikanın, bulunduğu hattın ihtiyaçlarına cevap olamayacağı bilinmelidir. Böyle bir politika yapımı ve pratiği, genel söylemlerin dışına çıkamayan, ideolojik şiarlarla yetinen ve pratik mücadele hattında daima tutuculuğa mahkum olmayla karşı karşıyadır. Bu nedenle Bolşevik/ Maoist politika, aynı zamanda sağlam bir teorik çizginin “somut durumun somut tahlili” analiziyle vücut bulabilir.
Başka bir husus da politikanın nesnesinin belirlenmesidir. Bolşevik/Maoist tarzdaki politikanın nesnesini önceden belli ve mutlak olarak görmek, belirtildiği üzere onun hareket alanını ister istemez darlaştıracaktır. Zira politik saha, ezen ve ezilen sınıfların çeşitli düzeylerde ve biçimlerde karşı karşıya geldiği mücadele ortamıdır. Böyle bir sahada tekil ya da önceden bilinen herhangi bir nesnenin bulunamayacağı unutulmamalıdır. Onun için konjonktürün somut tahlili, MLM perspektifle yapılarak politikanın nesnesi ortaya çıkarılmalıdır. Bu yapıldığında Bolşevik/Maoist politika, kitlelerin mevcut taleplerinde yankısını bulacaktır. Kitle mücadelesiyle buluşturulmadığında, politikanın gövdesiz baş olacağı, aynı şekilde Bolşevik/Maoist politikadan yoksun bir kitle mücadelesinin de başsız gövde yönünü tayin edemeyeceği aşikardır.
Ayrıca politikaya kimi zaman salt bir alanın konusu gibi bakılmakta ve değerlendirilmektedir. Bu düşünce ve olgu politik olanın kendisine yabancılaşmasına ve onu belli kategorilere hapsetmeye neden olmaktadır. Beraberinde asli mücadele alanlarıyla politika arasında bir ayrım olduğu sonucu çıkartılarak, mücadele alanlarında politik unsurların yerine daha öncede belirttiğimiz üzere teorik-ideolojik şiarların atılmasını koşullamaktadır. Hâlbuki mücadelenin her bir alanı politikanın farklı farklı araç ve metotlarla sürdürülmesinden ibarettir. Yapılması gereken bu alanların özgünlüğünü ve özgüllüğüne uygun bir politik oluşumu belirlemektedir. Politikanın mevcut yapısı, mücadele alanlarının yanında ayrıca stratejik ve taktik sistematiğe göre de şekillenmektedir. Fakat stratejik politika ile taktik politikaların birbirine karıştırılması sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Belirtilmesi gerekir ki; stratejik politika verili bir döneme tekabül eder ve hedefe giden yolun pusulası olduğu için esneklikten ziyade katı karakterdedir. Taktik politika açısında ise tersi bir konumu yani esnekliği tarifler. Verili dönem değişmeksizin, farklı değişkenleri eklenmesi ya da güç durumu, taktiklerin gözden geçirilmesinde ve değiştirilmesine neden olabilir. Başkan Mao da, “tek ve aynı dönem içinde bile taktiklerimiz, düşmanlarımızın gücündeki değişikliklere göre ayarlanmalıdır” (age s.235) diyerek aynı duruma dikkat çekmiştir.
Politika için, konjonktürün mevcut yapısını hesaba katmaksızın ve içinde bulunduğu alanın kuramsal incelemesini yapmaksızın an’ın ihtiyaçlarına cevap olamayacağını belirtmiştik. Lakin bu politikanın her esen rüzgara boca edilmesi demek değildir. Ki konjonktürün en son kertede sosyo-ekonomik yapının tezahürü olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Böyle olmakla beraber politika, konjonktür içinde bulunan an’ın karmaşık bir verisini sunar ve nesnesinin üzerinde görünmez bir perde örtülüdür. Bu perde ancak doğru bir yöntemle kaldırıldığında politikanın nesnesi aleni olarak görülebilir. Diğer taraftan konjonktürün içinden stratejik plana açılacak kanal çıkarılmalıdır. Basitten karmaşığa, parçadan bütüne adımlamak ve bunun için koşulları da doğru analiz etmek gerekir. Stalin’in dediği üzere, “Bolşevik politika sanatı asla, zaman ve mekan koşullarını göz önüne almaksızın, tüm cephelerden tüm toplarla rastgele ateş etmekten ibaret değildir. Bolşevik politika sanatı, zaman ve mekanı beceriyle seçmek ve ateşi, en büyük sonuçlara en hızlı ulaşabilecek cephede yoğunlaştırmak için tüm koşulları değerlendirmektedir.” (Stalin, Eserler, Cilt 11, s.53)
Sonuç olarak, kitleleri mücadelenin öznesi konumuna getirmek öncünün politikalarından geçmektedir. Kuşkusuz bahsettiğimiz Bolşevik/ Maoist bir politikadır. Böyle bir politika rengini MLM ideolojiden almalı ama onu pratik sahada oluşturacak konjonktürel durumu da gözardı etmemelidir. Öte yandan politikanın çeşitli ayakları olduğu hesaba katılmalıdır. Pratik açıdan bu, politikanın müdahil olmasının çeşitliliğidir. Bununla birlikte geçmişten bu yana bilinen yöntemlerin yanında yeni/ zengin araç ve metotlarların da geliştirilmesi elzemdir. Herhangi bir teknik araç dahi politikayı çok daha geniş bir alana uygulanabilir kılacaktır. Politikamızı Bolşevik/Maoist tarzda geliştirmeliyiz, Başkan Mao’nun; “yaptığımız çalışma ne olursa olsun, biz komünistlerin uygulaması gereken iki yöntem vardır. Biri, geneli özelle; öbürü, önderliği kitlelerle birleştirmektir” (a.g.e s.123) öğüdünü politikamızı oluştururken de kullanmasını bilmeliyiz. Ve Bolşevik/Maoist politikayı pratikleştirmeliyiz.