İnşaat İş Sendikası temsilcisi ile İnşaat İş Esenyurt Şubesi’nin açılışı ve inşaat iş kolunda örgütlenme çalışmaları üzerine röportaj gerçekleştirdik.
YENİ DEMOKRASİ İnşaat İş Sendikası olarak Esenyurt’ta bir şube açılışı gerçekleştirdiniz. Neden bu bölgede şube açmayı tercih ettiniz?
İNŞAAT İŞ- Öncelikle Esenyurt pilot bölge olarak belirlediğimiz bir işçi üssü. Bunun yanı sıra bu bölgede inşaat işçileri de yoğunlukta. İnşaat işçilerinin birçoğu Kürt illerinden ve Karadeniz bölgelerinde yaşıyor. Büyükşehirlere gurbetçi olarak gelip sonrasında tekrar memleketlerine dönüyorlar. Fakat Esenyurt’ta yerleşik olarak yaşayan gözle görülür bir inşaat işçisi nüfusu var. Tüm bunlarla birlikte o bölgede yıllar içinde yaptığımız direnişler oldu ve bu bize orada yaşayan üyeler kazandırdı. Çalışmamızın süreklileşmesi açısından da böyle bir şube ihtiyaç haline gelmişti.
YENİ DEMOKRASİ- Şubenin açıldığı bölge inşaat işçilerinin yoğun olarak yaşadığı bir bölge. Buradan yola çıkarsak sendikanızın bölge özgülünde yapmayı planladığı çalışmalar neler?
İNŞAAT İŞ- Sizin de dediğiniz gibi bölgede yoğun olarak yaşayan inşaat işçileri var. Esenyurt temsilciğimiz sadece bu bölgeyi kapsayan bir çalışma ürünü olarak ortaya çıkmadı. Avrupa yakasından Tekirdağ’a kadar uzanan şantiyeler var. Bu bölgelere de sendikal faaliyetlerimizi taşımak istiyoruz. Bu anlamıyla Esenyurt, Avrupa Yakası temsilciğimiz işlevini gösterecektir.
Burada işçi arkadaşlarımız ve üyelerimizle “Bizim Hukukumuzu” ve “İşçi Sağlığı ve Güvenliği” başta olmak üzere çeşitli konularda söyleşiler, etkinlikler gerçekleştireceğiz. İşçi aileleriyle (çocukları-eşleri) çeşitli projeler kapsamında bir araya gelmeyi, işçiyi sosyal yaşamıyla birlikte örgütlü hale getirmeyi planlıyoruz.
YENİ DEMOKRASİ- Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla en çok iş cinayetinin yaşandığı iş kollarından birisi inşaat sektörüdür. Sendikanız bu konuda nasıl bir çalışma önüne koyuyor? Bu konuda tüm toplumsal kesimler, sendikalar hangi talebi daha gür haykırmalıdır?
İNŞAAT-İŞ– İş cinayetlerine karşı somut birkaç deneyimimiz oldu. Emaar şantiyesinde 2016 yılında Mehmet Karaduman isimli arkadaşımızı iş cinayetinde kaybettik. O şantiyede örgütlülüğümüz güçlüydü. O kesitte tüm şantiyede işi durdurduk, şantiye içinde yürüyüş gibi eylemler gerçekleştirdik. Talebimiz; işçi sağlığı ve güvenliği kurulunun oluşturulması ve bu kurulda sendika ve işçi temsilcilerinin de yer almasıydı. Nitekim Emaar yönetimi bunu kabul etti. İşkolunda ilk diyebileceğimiz bir deneyim yaşandı ve İSG (İşçi Sağlığı Güvenliği) kurulu istediğimiz yönde oluşturuldu.
Yani iş cinayetlerine karşı öncelikle örgütlü mücadele gerekiyor. Bu örgütlü mücadelenin işçi sınıfı açısından stratejik anlamlar kazanan iş cinayetlerine karşı özel bir duyarlılık, örgütlenme çalışması ve patronlar üzerinde baskı oluşturması gerekir. İkincisi, parasını bir firmadan alan ve genellikle de o firmayla şantiye yönetimi arasındaki ilişkiler nedeniyle gerekli denetimleri yapmak istese bile sayısız engelle karşılaşan iş güvenliği uzmanlarının varlığı yeterli değildir. O nedenle işyerlerinde işçiler ve sendika temsilcilerinin de yer aldığı İSG kurullarının oluşturulması kaçınılmaz.
İşçinin kanına sudan ucuz muamelesi yapılması, maliyet hesaplarıyla sömürünün derinleştirilmesiyle doğrudan ilişkili olan iş cinayetlerine karşı geniş bir toplumsal duyarlılık oluşturmak, kapitalist sömürünün çeşitli modelleri konusunda kitleleri aydınlatmak ve böyle bir toplumsal duyarlılıkla patronlar ve devlet üzerinde basınç oluşturmak gerekir.
YENİ DEMOKRASİ- İnşaat iş kolunda çalışan işçiler genellikle kısa dönem ya da geçici işçi statüsündeler. Sendikanız örgütlenme perspektifini oluştururken bu tabloya nasıl yaklaşmaktadır?
İNŞAAT-İŞ- Örgütlenmesi zor bir sektör inşaat. Biz sendika olarak ilk kurulduğumuz günden bu zamana kadar üyemiz olsun ya da olmasın tüm inşaat işçilerinin şantiyelerde yaşadıkları sorunların hiçbirine seyirci kalmadık. Yüzlerce direniş örgütledik; 3. Havalimanı sürecinde işçi arkadaşlarımızla beraber tutuklandık. İnşaat; sömürünün, iş cinayetlerinin ve hak gasplarının yoğun yaşandığı bir sektör. Bu dün de böyleydi, bugün de.
Biz üyelik üzerinden kendisini var eden bir sendikal anlayışla hareket etmiyoruz. Asıl perspektifimiz fiili meşru mücadeleyle işçi arkadaşlarımızda-üyelerimizde bir bilinç dönüşümü yaratmak. Onların bu mücadeleler içinde biriktirdikleri deneyimleri gittikleri şantiyelere bir sendikal politika olarak taşımalarını sağlamak. Sürekli sirkülasyon nedeniyle üye sayılarımız sabit değildir, bir yükselir bir düşer. Fakat bugüne kadar yapabildiklerimizle hemen pek çok ilde üyeye ya da sendikayla gönül bağına sahip oldukça yaygın ilişkilerimiz oldu. Bu sendikamızın politik gücüdür aynı zamanda. Keza nerde olurlarsa olsunlar bir sorun yaşandığında şu ya da bir şekilde bizimle ilişki kurar bu arkadaşlarımız, üyelerimiz. Ne yapılabileceğini bizimle tartışırlar, danışırlar.
Örgütlenmenin gerek kurumsallaşmayla gerekse kalıcılaşmayı, istikrarı ifade eden başka biçimleriyle derinleştirilmesi önümüzde yakıcı bir görev olarak durmaya devam ediyor. Attığımız kooperatif adımı da Esenyurt Şubemiz de aslında bu yaklaşımla doğrudan ilişkilidir.