Van’da kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in akıbeti ısrarla gizlenmeye devam ediliyor. “İntihar etti” denilerek dosyanın üstü kapatılmaya çalışılsa da başta baba Nizamettin Kabaiş olmak üzere binlerce insan Rojin’e ne olduğunu açığa çıkarmak için mücadele ediyor. Rojin’in bedeninde 2 erkek DNA’sı olduğu tespit edildi. Aile son olarak dosyadaki gizlilik kararın kaldırılması için savcıyla görüştü.
Rojin’in babası Nizamettin Kabaiş’le yaptığımız bu röportajla Rojin’in ne kadar hayat dolu bir insan olduğunu; bu nedenle propaganda edilen “intihar etti” algısının yanlış bir yönlendirme olduğunu görüyoruz. Rojin’e, dosyaya, adalet mücadelesine dair yaptığımız bu ropörtajı ilginize sunuyoruz.
Yeni Demokrasi: Rojin nasıl biriydi anlatabilir misiniz? Süreç içerisinde neler yaşadınız?
Nizamettin Kabaiş: Rojin 14 yaşındayken Arapça kursuna gitmişti. Bu vesileyle üç kere Kur-an’ı hatim etmişti. O zamandan beri dinî değerlerine bağlı, bu değerleri dikkatle uygulayan, haramı-helali bilen, haklıyı-haksızı ayırt edebilen biriydi. Rojin okuyup kendi ayakları üzerinde durmak ve ailesi olarak bize de destek olmak istiyordu. Liseyi bitirdikten sonra okumak istediğini söyleyerek üniversiteye hazırlandı. İlk senesinde Dicle Üniversitesi’nde ilahiyat bölümünü kazanmıştı ancak ataması olmadığı için 15 gün sonra okulu bıraktı ve yeniden sınava hazırlanarak büyük bir başarıyla Van’da çocuk gelişimi bölümünü kazandı. Biz de ailesi olarak bu süreçte yanında olduk ve destekledik. Sonrasında Van’a gitmek üzere en ince detayına kadar hazırlandı, halinden memnundu. Okumak için bu kadar hevesle hazırlık yapan biri neden intihar etsin? Yaşamayı, hayatı, okumak istediği bölümü, arkadaşlarını bu kadar seven biri ne diye intihar etsin? Mümkün değil. Okul kaydını yaptırmak üzere kızımla birlikte Van’a gitmiştik. Kızımı yurda götürdüğümde kayıt işlemlerini yaptıktan sonra biraz etrafı gezdik, yurt ile okul birbirine yakındı. Keyfi yerindeydi o gün. Sonra yurdun önüne geldiğimizde vedalaştık. Benden bir isteği olup olmadığını sordum. “Yok baba” dedi, en son yurda girerken bana el salladı. O an fotoğrafını çekmiştim annesine göstermek için. Rojin’i son görüşüm böyle olmuştu, aklımdan hiç çıkmıyor o anlar. Herhangi bir sıkıntısı yoktu, halinden memnundu, sevinçliydi. Bir insanın başında dert olsa annesi babası anlar, hisseder. Rojinimizi intihara sürükleyecek hiçbir sorun yoktu, eminiz. Rojin’in Van’daki üçüncü gününde öğleye doğru yurttan beni aradılar. Dediler ki “Rojin bu gece yurda gelmedi.” Ben arayanlara kızdım, “Bu saate kadar gelmemişse neden bizi aramadınız, Rojin’i neden arayıp sormadınız, neden karakolu aramadınız? Bir gece boyunca gelmemiş, öbür gün öğleye doğru bize haber veriyorsunuz.” diyerek kapattım, hemen Rojin’in telefonunu aradım. Telefon çalıyor, açan yok. Üstümü değiştirip apar topar Van’a gitmek için otogara gittim. O sırada cep telefonumu kendisini polis olarak tanıtan birisi aradı. “Rojin’in numarasını daha arama. Rojin kayıp, telefonu da şu an bizde.” dedi. Polisin bunu demesiyle birlikte çok korktum. Van yolu bana İstanbul kadar uzak geldi, yol bitmeyecek gibiydi. Acaba ne zaman yetişeceğim, niye kaybolmuş, telefonu nerede, nasıl bulmuşlar gibi bir soru kafamı meşgul ediyordu. Şoföre hızlı gitmesi için ısrar ediyordum, sabredemiyordum. Van’a vardığımda polislerin çağırması üzerine direkt karakola gittim. Karakolda ifademi aldılar, işte “Neredeydin, kimden haber aldın?” gibi sorular sordular. Telefonu yurdun etrafındaki tel örgülerinin kenarında bulduklarını söylediler. Sonra beni yurda götürmelerini rica ettim. Yurda gittiğimde görevlilere kızdım. Yurt müdürü ile görüşmek istediğimi söyledim ancak gelmediğini söylediler. Velhasıl yurt müdürü kimse artık onunla görüştürmediler beni. Kızım kaybolmuş, yurt müdürü görevini yapmamış. Yurt müdürünün de gözaltına alınıp sorgulanması gerekirdi çünkü kızım kaybolduğunda bizi arayıp sormamış, peşine düşmemiş, merak etmemiş. Oradaki her bir öğrencinin güvenliğinden yurt yönetimi sorumludur, takipçisi olmaları gerekirdi. Yurda son giriş saati 23.00’tür. Saat 23.00 olduğu anda yurt müdürünün kızımı veya bizi arayarak sorması, bilgi alması gerekir. Ne kızımı aramışlar ne bizi aramışlar ne de karakolu aramışlar. Bizi aradıklarında Rojin’in ortadan kaybolmasının üzerinden 17 saat geçmiş. Hiçbiri görevini yapmamış. Yurt görevlilerini yalnızca ifadelerini almak için karakola götürmüşler ve sonra serbest bırakmışlar. Şimdiye kadar da bu konuyla ilgili yurt görevlilerine herhangi bir soruşturma açılmış değil. Rojin kaybolduktan sonra yaşadığını ümit ederek günlerce aradık ve sonunda cansız bedeni bulundu. Ancak ölüm sebebini bilmemek çok daha ağır bir durum. Örneğin çarşıya gezmeye gitmiştir, mesela başka bir yerde kalp krizi geçirip ölmüştür veya bilinen başka bir nedenle… Ancak kızım yurttayken ortadan kaybolmuş, telefonu yurdun tel örgülerinin yanında bulunmuş. Bu yüzden yurt yönetimi sorumludur, ikinci olarak da güvenlik önlemleri zayıf olan üniversitenin yöneticileri sorumludur. Bugün kızımın başına gelen yarın başka bir kızımızın başına gelebilir. Çünkü burada giden geleceğe dair hayalleri olan, umutla bakan genç bir kızdı ve onun gibi onlarca genç kız hâlâ o yurtta barınmaya, o kampüste okumaya devam ediyor. Yurt ve üniversite yöneticilerinden şikayetçiyim.
Yeni Demokrasi: Son süreçte Gülistan Doku ve Narin Güran da akıbeti belirsiz bırakılan isimlerden oldu. Bu anlamda Rojin de simgeleşen ve akıbeti belirsiz bırakılmak istenen isimlerden biri oldu. Akıbeti belirsiz bırakılan kadınlar için neler söylemek istersiniz?
Nizamettin Kabaiş: Bu konuda hiç fark etmez. Hepsi bizim kızımızdır, ablamızdır, anamızdır. Hepimizin şiddete, cinayete uğrayan kadınlara sahip çıkması gerekiyor. Demesinler intihar etti, veyahut damdan, balkondan düştü, veyahut gitti kendini suya attı… Bu şekilde üstünü kapatmasınlar. Hepsi Rojin gibidir, diğerleri de Rojin gibidir benim için; Gülistan da aynıdır, Narin de aynıdır, Rojin de aynıdır, Ayşe aynıdır, Fatma aynıdır… Onlar da birer candı. Biz nasıl şu an yaşamayı seviyorsak onlar da yaşamayı seviyordu. Genç bir kızdı, 21 yaşındaydı, hayalleri vardı. Ölümüne sebep oldular, sahip çıkmadılar. Katlediyorlar, katlettikten sonra da herhangi bir otopsi yapmadan delil ortada yok diyorlar… “Ya kazayla ayağı kaymış düşmüş ya da kendisi intihar etmiş” diyorlar. Kim olursa olsun, genç kızların, kadınların katledilmelerine müsaade etmemelerini, katillerin cezalandırılmasını istiyorum.
Yeni Demokrasi: Sizce gerçeklerin ısrarla gizlenmesinin amacı nedir?
Nizamettin Kabaiş: Bize gelip herhangi bir delil göstermeden kızımızın intihar ettiğini söylediler. Böyle bir durumda hangi aile olursa olsun elbette ses çıkaracak, isyan edecek. Kim kabul edebilir böyle bir şeyi? Ben 4 ay değil 4 sene de geçse, net olarak önüme ya bir görüntü ya bir ses; bir delil konmadıktan sonra kızımın intihar ettiğine asla inanmam, kabul de etmem. Çünkü benim kızım intihar edecek bir kız değildi. İntihar ettiyse geride bir not bırakmış olmalı, kamera görüntülerinde çıkmalıydı ancak bunların hiçbiri yok. Demesinler “intihardır.” Rojin’i darp ettiler, katlettiler, sonra götürüp suyun kenarına bıraktılar, intihar süsü verdiler. Bu bellidir, herkes biliyor bunu. 4 aydır gizlilik kararı var, hâlâ da sürüyor bu. Niye gizlilik kararını kaldırmıyorlar? Sebebi nedir? İntihar diyorlar. Madem intiharsa cenaze neden suyun olduğu civarda bulunmadı, giydiği terlikler plastikti bu terlikler suyun yüzeyine çıkar fark edilirdi, intihar olsaydı Rojin’in cansız bedeni 24 km uzaklıktaki Molla Kasım’da çıkmazdı, akıntıya kapılıp o kadar uzağa gidebileceğini düşünsek akıntının yönüne baktığımızda Molla Kasım’ın tersi yönünde sürüklemesi gerekirdi, bir de arama çalışmaları yapıldı, günlerce bulamadık. Belli ki cenaze suyun içerisinde değilmiş, sonradan oraya bırakmışlar ve intihar süsü vermek istemişler. Bizi intihar olduğuna ikna etmek için çok çabaladılar ancak bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğiz.
Yeni Demokrasi: Dirayetli ve kararlı bir mücadele yürütüyorsunuz. Bundan sonra ne yapacaksınız? Buradan bir çağrınız var mı?
Nizamettin Kabaiş: Bundan sonraki süreçte baro başkanlarının çabası önemlidir. Eğer ki tüm çabalara rağmen yetkililer “intihar” demeye devam ederlerse bu iddiaya karşı itiraz edeceğiz; çünkü kabul etmiyoruz böyle bir şeyi. Gerekirse kabr-i caiz yapılması konusunda ısrar edeceğiz. Nahit Eren bu süreçte avukatlığımızı yapıyor, değerli bir avukatımız. Ben inanıyorum ki sürdürdüğümüz bu çabayla hep birlikte katillerin cezalandırılmasını sağlayacağız. Çok sayıda duyarlı kesim bu süreçte yanımızda oldu, basın ve bazı ünlüler sesimiz oldu, olmaya da devam ediyorlar sağ olsunlar. Dosyaya ikinci bir savcı görevlendirildi. Son bulgulara göre de Rojin’in cansız bedeninde iki erkeğe ait DNA izlerine rastlanmış. Son olarak daha önce de yaptığım çağrıyı buradan tekrarlamak istiyorum: Rojin sadece benim kızım değil, sizin de kızınızdır. Sorun “bizim kızımızın başına ne geldi?” diye. “Rojin’imize ne oldu?” diye sorun. Gerçekleri gizlemeye çalışanlardan korkmayın! Rojin için adalet istiyoruz. Bu süreçte yanımızda olan herkese teşekkürlerimizi iletiyoruz. Katillerin bulunması için daha güçlü ve duyarlı hareket edilmesini umuyoruz.
Yeni Demokrasi: Cevaplarınız için teşekkür ederiz.