Çorlu Tren katliamında 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden anne Mısra Öz hakkında, “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçundan hapis cezası istendi.
Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Çorlu Tren katliamında 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, hakkında, “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçundan hazırlanan iddianame, Çorlu 3. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edildi. Mısra Öz’e yönelik açılan davanın ilk duruşması 23 Ocak’ta görüldü.
“SANIKTAN ŞİKAYETÇİ DEĞİLİM”
Müşteki R.M, şu anda Adalet Bakanlığı’nda Tetkik Hakimi olarak görev yaptığını, bu nedenle duruşmaya katılamayacağını, sanıktan şikâyetçi olmadığını ve katılma talebinin olmadığını bildirdi.
“SANIK MAHKEME HEYETİNE HAKARET ETMİŞTİR”
Cumhuriyet Savcısı ise esasa ilişkin mütalaasında, Mısra Öz’ün cezalandırılmasını talep ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Sanığın olay tarihinde kurul halinde çalışan Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üye hakimlerine hitaben, duruşma salonundan çıktığı esnada yüksek sesle, ‘Çek çek çekinme sarayın soytarısı işte hepsi, üç maymunu oynuyor, Allah belalarını versin, hepiniz çekin, ben
sanık olabilirim, ben içeri de girebilirim ama onlar yüz karası, çek utanma çek çünkü polissin çek’ demek suretiyle mahkeme heyetine yönelik olarak zincirleme şekilde alenen hakaret ettiği, daha sonra Halk Eğitim Bahçesi’nin ön kısmında yine mahkeme heyetine yönelik olarak ‘Hakim kalkmış tanık olan gelen adama soruyor, ‘tavuklar telef oldu mu’. Sen telef ol, ne demek tavuklar telef oldu mu? Biz can derdindeyiz bunlar tavuk derdinde, bunlar tavuk hakimi hepsi, hiçbir şey konuşmak istemiyorum artık, reziller, rüsvalar hiçbir şey değiller’ demek suretiyle mahkeme heyetine yönelik zincirleme şekilde alenen hakaret ettiği anlaşılmış olmakla, sanığın TCK’nın 125/1-4, 125/3-a, 125/5, 43/2-1 ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talep ve mütalaa olunur.”
Savcının mütalaasının ardından duruşma ertelendi.
Mısra Öz, savcının hakkında ceza istemesine tepki gösterdi. Öz, şöyle konuştu:
“Ne yazık ki çok acı olaylar yaşıyoruz. Sürekli bir facia ile burun burunayız ve güvende hissetmiyoruz. Benim vazoda duran çiçeğim solup ölmedi ki… Çocuğum öldü. Bunun nasıl bir şey olduğunu anlamaları için aynı şeyi yaşamaları mı gerekiyor? Tam 6 yıl boyunca 26 duruşma geçirdik biz. Savcısından, mahkeme heyetine, bilirkişilerden iddianamelere bu dava nasıl bir süreçten geçti araştırsınlar. Taş olsa çatlar, dağ olsa yıkılırdı. Adaletten medet umarken her defasında bizi suçun karşısında nasıl çaresiz bıraktılar, adalete olan güvenimizi nasıl sarstılar, herkes biliyor.
“Ve üzgünüm ama 7’si çocuk 25 insanın feci bir şekilde can vermesine sebep olan olayda, benim değil asıl sorumluların sanık olması gerekiyordu. TCDD’nin o dönemdeki Genel Müdürü İsa Apaydın ve diğer üst düzey yöneticilerin ifadesi dahi alınmadı. Bırakın sanık olmayı, tanık olarak dahi o kişileri yargı karşısına getirmediler. Benim evlat acısıyla söylediğim sözlere ceza vererek mi adaleti sağladıklarını zannediyorlar? Çoluk çocuk ölüyoruz ihmallerden ve karşımızda bağımsız yargı görmek istiyoruz. Suçlularla uğraşsınlar. Acısı olan anneleri artık rahat bıraksınlar. Adalet herkese gerekli olacak. Unutmasınlar.”
(HABER MERKEZİ)