İSTANBUL- Marmara Bölgesi’ndeki hapishanelerinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan tutukluların sağlık durumlarına dikkat çeken İHD Hapishaneler Komisyonu Üyesi Zeynep Ceren Boztoprak, açlık grevleri başladığından bu yana hapishane idarelerinin koşullarda sürekli olarak arama yaptıkları ve bu aramalarda grevdeki tutukluların darp edildiğini söyledi.
Marmara Bölgesi Hapishanelerinde toplam 715 tutuklunun süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olduğunu kaydeden İHD Hapishaneler Komisyonu Üyesi Zeynep Ceren Boztoprak, farklı hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini şöyle sıraladı:
“BAKIRKÖY KADIN KAPALI HAPİSHANESİ
Açlık grevinde olmayan iki kadın mahpus ile ayrı ayrı yapılan görüşmede; bulundukları hapishanede 25 kişinin açlık grevinde olduğunu, kendilerinin açlık grevinde olmadıklarını, açlık grevinde olan diğer mahpuslara refakatçilik yaptıklarını beyan etmişlerdir. 16 Aralık 2019 tarihinden bu yana açlık grevinde olan mahpusların avukat görüşüne çıkmakta artık zorluk yaşadıklarını, sağlık durumlarını aktarmak için refakatçilerin görüşe çıkarak sağlık durumlarına ilişkin bilgi verildiğini ifade etmişlerdir.. 16 Aralık 2019 tarihinde açlık grevine giren 4 kadın mahpusta bir süredir unutkanlık ve uykusuzluk problemi olduğunu bazılarının neredeyse hiç uyuyamadıklarını gözlemlediklerini belirtmişlerdir.
Açlık grevinde olan bir kadın mahpusun, 16.01.2019 tarihinden beri süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olduğu, baş ağrısı, tansiyon, nabız ve şekerinin düşük olması ve uykusuzluk nedeniyle avukat görüşmesine çıkamadığı refakatçi aracılığıyla tarafımıza iletilmiştir.
Açlık grevinde olan bir kadın mahpus, 17.12.2018 tarihinden beri süresiz-dönüşümsüz olarak açlık grevine başladığını; kalp çarpıntıları yaşadığını, bulantı, kusma, ishal şikâyetleri olduğunu belirtmiştir. 11 Kg kaybettiğini ifade etmiştir.
Açlık grevinde olan bir kadın mahpus, 16 Aralık 2018 tarihinde süresiz ve dönüşümsüz olarak açlık grevine başladığını, ziyaret günü itibarıyla 102 gün geçtiğini belirtmiştir. Yorgunluk, halsizlik ve hareket etmede kısıtlılık hissettiğini, son günlerde saatlerce süren baş dönmeleri yaşadığını, 7 kg kaybettiğini ifade etmiştir.
Görüştüğümüz mahpuslar, sağlık memurları tarafından günde 2 kez tansiyon ve kilo kontrolü yapıldığını, B12 vitamini aldıklarını ve fakat B1 vitamini verilmediğini, hekim tarafından kontrol edilmediklerini beyan etmişlerdir. Karbonat başta olmak üzere diğer iaşelerin yeterince verilmediği için kantinden satın almak zorunda kaldıklarını, ekonomik bakımdan zorlandıklarını açıklamışlardır. İdare personelinin durumları kötüleşirse müdahale edeceklerini her fırsatta dile getirdiğini ifade etmişlerdir.
GEBZE KADIN KAPALI HAPİSHANESİ
Açlık grevinde olan bir kadın mahpus, 1 Mart 2019 tarihinde açlık grevine başladığını, 16 Aralık 2018 tarihinde açlık grevine başlayan mahpusların çok fazla kilo kaybettiğini, uzun süredir ağır mide bulantısı, kemik batması şikayetlerinin olduğunu belirtmiştir. Grevcilerden bir tanesinin vücudunda döküntüler başladığını, cildinin kuruduğunu gözlemlediğini ifade etmiştir. Haftalık telefon görüşmelerinde PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit uygulamasını protesto etmek için yaşamına son veren Ayten Beçet isimli mahpustan bahsedildiğinde telefon görüşmesinin idare tarafından kesildiğini anlatmıştır. Yine açlık grevleri başladığından bu yana idarenin baskıyı artırdığını, birkaç gün önce arama yapmak üzere koğuşa geldiklerinde bir infaz koruma memurunun bir mahpusun yatağının altında muhafaza ettiği PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın posterini kırıştırdığını, ardından koruma memurlarının mahpusa saldırdığını, boynundan darp edilerek yaralandığını, diğer bazı mahpusların da darp edildiğini, darp edilenler arasında açlık grevinde olan mahpusların da bulunduğunu ve darp edilenler hakkında idari soruşturma başlatıldığına dair tebligat yapıldığını beyan etmiştir.
Açlık grevinde olmayan bir kadın mahpus; açlık grevinde olan mahpuslara refakat ettiğini, 16 Aralık 2018 tarihinde açlık grevine başlayan mahpusların kaslarında erime başladığını, şiddetli baş ağrıları olduğunu, her gün hekim tarafından kontrol edildiklerini belirtmiştir. Uykusuzluk ve unutkanlığın arttığını gözlemlediğini, yürürken denge kaybı yaşadıkların, görüşe çıkmakta zorlandıklarını ifade etmiştir. Bulundukları hapishanede Ayten Beçet isimli mahpusun yaşamına son verme eyleminin ardından, idare tarafından eylemin yapıldığı koğuşta mahpusların aileleriyle arkadaşlarıyla olan tüm fotoğraflarının yataklara ayakkabılarla basılarak toplandığını, itiraz eden açlık grevindeki mahpusların darp edildiğini beyan etmiştir. Yine idari personelin açlık grevinde olan mahpusları ayrı bir koğuşta toplayacaklarını ifade ettiğini, mahpusların bu durumu asla kabul etmeyeceklerini bildirdiklerini, henüz bir girişimleri olmadığını aktarmıştır. Ayrıca mahpusların yaşamına son verme eylemlerinden ötürü derin üzüntü duyduklarını, bu eylemlerin olmaması için her gece 2 mahpusun nöbet tuttuğunu ifade etmiştir.
Açlık grevinde olan bir kadın mahpus; (Ceza İnfaz Kurumu tarafından alınan kısıtlılık kararı gereğince infaz koruma memurunun nezaretinde ve kamera kaydı ile görüşme yapılmıştır.) Kısıtlılık kararını kabul etmediklerini, bu nedenle bu karar kapsamında yer alan grevcilerin avukat görüşü yapmayarak kararı protesto edeceklerini belirtmiş, bu kararı duyurmak üzere bir defaya mahsus görüşme yaptığını ifade etmiştir. 5 Ocak 2019 tarihinden bu yana açlık grevinde olduğunu, 24 yıldır mahpus olarak tutulduğu hapishanede, 24 yıl içinde devleti yönetenlerin şiddetini artırdığı, tecrit koşullarına dikkat çekmek için üç kez açlık grevi yaptığını beyan etmiştir. Hapishanede uzun süredir tutulduğu ve daha önce de açlık grevlerine girdiği için vücudunun çok fazla tahrip olduğunu, kas ağrıları, uykusuzluk ve mide bulantısı sorunlarının arttığını beyan etmiştir.
Açlık grevinde olan bir kadın mahpus, hakkında Ceza İnfaz Kurumu tarafından kısıtlılık kararı verildiğini, infaz koruma memurunun nezaretinde ve kamera kaydı ile görüşme yapmayı kabul etmediğini belirterek görüşme yerinden ayrılmıştır.
Görüştüğümüz mahpuslar, sağlık memurları tarafından günde 2 kez tansiyon ve kilo kontrolü yapıldığını, B12 vitamini aldıklarını ve fakat B1 vitamini verilmediğini, hekim tarafından bir süredir her gün kontrol yapıldığını beyan etmişlerdir. Çok sayıda mahpusun ortalama 10 kg kaybettiğini ve ayrıca açlık grevleri başladığından bu yana her mahpus için 10 kitap sınırlandırılması uygulaması başlatıldığını aktarmışlardır.
KANDIRA 1 NO’LU F TİPİ HAPİSHANESİ
Açlık grevinde olan bir kadın mahpus; 28 Şubat 2019 tarihinde bu yana açlık grevinde olduğunu, 24 yıldır hapishanede tutulduğunu, daha önce de 3 defa açlık grevine girdiğini, en uzun süren bu grevin olduğunu beyan etmiştir. Daha önce de açlık grevlerine girmiş olması nedeniyle vücudunun artık zorlandığını, halsizliğin ve uykusuzluğun arttığını belirtmiştir. Hızlı kilo kaybettiğini ifade etmiştir. B1 vitamini ve B kompleks vitamini aldığını, günde iki defa sağlık memuru tarafından kilo ve tansiyon ölçümü yapıldığını, iaşenin yetersiz olduğunu, hekim tarafından kontrol yapıldığını beyan etmiştir.
Açlık grevinde olan bir kadın mahpus, 14 Ocak 2019 tarihinden bu yana açlık grevinde olduğunu, seçilmiş bir milletvekili olarak kendisiyle birlikte diğer seçilmişlerin de haksızca cezaevinde tutulduğunu, bu hukuksuzluğun ancak tecrit uygulamasına son verilmesi halinde ortadan kalkacağını, bulundukları hapishanede iki seçilmiş milletvekili olarak tecrit sona erdirilinceye kadar greve devam etmekte kararlı olduklarını ifade etmiştir.
Açlık grevinde olan bir erkek mahpus; 16 Aralık 2018 tarihinden bu yana açlık grevinde olduğunu, 13 kg kaybettiğini, ishal, görme bozukluğu, hareket kısıtlılığı şikayetleri olduğunu; kendisiyle birlikte aynı tarihte açlık grevine başlayan başka bir mahpusun artık sıvı alamaz hale geldiğini, sürekli kusma ve ishal şikayeti olduğunu, durumunun çok kritik olduğunu beyan etmiştir.
SİLİVRİ 5 NO’LU VE 9 NO’LU HAPİSHANESİ
Açlık grevinde olan bir erkek mahpus; 5 Ocak 2019 tarihinden bu yana açlık grevinde olduğunu, 15.04.2019 tarihinde yapılan kontrollerde 48 kg olarak ölçüldüğünü, birkaç gündür kalp çarpıntılarının arttığını, bununla beraber ışığa karşı hassasiyetinin de arttığını, ışığa bakamadığını, koğuşta da sürekli gözlerini kapalı tuttuğunu, kemik ve kas ağrılarının yoğun olduğunu, son görüşmeden bu yana kanamasının olmadığını, 03.04.2019 tarihinde açlık grevindeki başka bir mahpusla kampüs içerisindeki hastaneye götürüldüklerini, sağlık personelinin müdahale etmek istediğini ancak kendilerinin müdahaleyi kabul etmediğini, kampüs hastanesinin nezarethanesinde 6-7 saat bekletildiklerini beyan etmiştir.
(Görüşme boyunca oldukça moralli olmasına rağmen sürekli gözlerini kapattı. Işık nedeniyle oldukça rahatsızdı.)
Açlık grevinde olan bir erkek mahpus; 5 Ocak 2019 tarihinden bu yana açlık grevinde olduğunu, 15.04.2019 tarihinde yapılan kontrollerde 54 kg olarak ölçüldüğünü, nabzının 61 civarında olduğunu, tansiyonunun 10/6 olduğunu, şekerinin 96 civarında çıktığını, bunun dışında ciddi bir sorunu olmadığını beyan etmiştir.
Açlık grevinde olan bir erkek mahpus; 5 Ocak 2019 tarihinden bu yana açlık grevinde olduğunu, 15.04.2019 tarihinde yapılan kontrollerde 68 kg olarak ölçüldüğünü (greve başladıktan 1 hafta sonra yapılan kontrollerde 74 kg olduğunu), nabzının 60 civarında olduğunu, tansiyonunun 9/5 olduğunu ama normalde daha yüksek olduğunu, şekerinin 69 civarında çıktığını, bunun dışında ciddi bir sorunu olmadığını beyan etmiştir.
Açlık grevinde olan bir kadın mahpus; 26 Aralık 2018 tarihinden bu yana açlık grevinde olduğunu, 12.04.2019 tarihinde yapılan kontrollerde 41 kg olarak ölçüldüğünü, kemik ağrılarının devam ettiğini, Gözlerinde sıkıntılar olduğunu, bulanık görmeye başladığını, kollarında ciddi uyuşma olduğunu, ara ara su şişesinin kapağını açma konusunda sıkıntı yaşayabildiğini, kabızlık sorununun devam ettiğini, bu nedenle haftada bir bakunis adlı ilacı kullandığını, beyan etmiştir. Ortalama 10 g kaybettiğini belirtmiştir. Günde bir kere tansiyon ölçümü yapıldığını, ölçüm işleminin hapishane koridorunda gerçekleştirildiğini, şeker ölçümünün 5 günde bir yapıldığını, bazı hafta sonları hiçbir şekilde ölçüm yapılmadığını, B12 ve B1 vitamini aldıklarını ifade etmiştir. Son dönemde idarenin baskıyı artırdığını, geceleri aniden odaların ışığını açtıklarını, mahpusları kontrol ettiklerini belirtmiştir. Fotoğraf bulundurma hakkının sayıyla sınırlandırıldığını, talep ettikleri gazetelerin verilmediğini anlatmıştır. Ayrıca Silivri 5 Nolu L Tipi hapishanesinden 2 kişinin daha Silivri Kapalı Hapishanesine getirildiğini ancak bu kişilerin isimlerini öğrenemediklerini, görüşlere yazma ile çıkmalarına izin verilmediğini bildirmiştir. Bulundukları 9 No’lu hapishanede 10 kişinin açlık grevinde olduğunu belirtmiştir.
Açlık grevinde olan bir kadın mahpus; 18 Şubat 2019 tarihinden bu yana açlık grevinde olduğunu, bir hafta önce yapılan kontrollerde 38,5 kg olarak ölçüldüğünü, tansiyonunun 9/6 civarı olduğunu, bazen 8’e düştüğünü, şekerinin normal olduğunu, bacaklarında uyuşma, uykusuzluk şikâyetleri olduğunu belirtmiştir. Açlık grevi eylemi nedeniyle kendisine 2 ay iletişimden yoksun bırakılma şeklinde disiplin cezası verildiğini, açlık grevindeki mahpusların ortak alana çıkarılmadıklarını, bir kadın mahpus ile oda değişikliği yapmak istediklerini ancak idarenin kabul etmediğini, “normalde açlık grevindekileri tek tutuyoruz.” gibi beyanlarla kendilerini tehdit ettiğini ifade etmiştir.
TEKİRDAĞ 1 NO’LU F TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ
26 Aralık 2018 tarihinde açlık grevine başlayan iki erkek mahpus, 3 Ocak 2019 tarihinde açlık grevine başlayan bir erkek mahpus, 1 Mart 2019 tarihinde açlık grevine başlayan üç mahpus ile yapılan görüşmede;
Bir mahpus kendisinin açlık grevlerine başlamadan önce ülser hastası olduğunu ve sık periyotlu ( 3 günde bir)migren atağı yaşadığını beyan etmiştir.
Açlık grevinde olan bir başka mahpus 10 yıldır kalın bağırsakta polipler nedeniyle takip altında olduğunu, defalarca ameliyat geçirdiğini ve yüzlerce polip alındığını, yine ameliyat olması gerektiğini, bunun için açlık grevlerinin bitmesini beklediğini beyan etmiştir.
Açlık grevinde olan bir başka mahpus, prostat hastası olduğunu, sol bacakta damar tıkanıklığı yaşadığını, ağrı ve üşüme ile düşük tansiyon ve diş hastalıkları olduğunu beyan etmiştir.
Görüşülen Mahpuslar; kendilerinde ve diğer açlık grevi yapan mahpuslarda kilo kaybı, özellikle 16 Aralık 2018 tarihinde başlayanların 10-17 kg kaybettiğini, midede ağrı ve yanma, bulantı, kusma olduğunu; halsizlik, yorgunluk, el ve ayaklarda uyuşma, kramp, yoğun baş ağrısı, baş dönmesi, göz kararması, düşük/yüksek tansiyon, hassas duygu durumu, bulanık görme, okuduğunu anlayamama, karın ağrısı, eklem ağrıları, kulak çınlaması, sese aşırı duyarlılık, kokulara aşırı duyarlılık, uyku bozukluğu, unutkanlık gibi şikâyetler olduğunu ifade etmişlerdir.
Karbonat verilmediğini, tuzu kendi imkânlarıyla aldıklarını, vitamin olarak öncesinde Benexol şu anda Apikobal verildiğini, kişi başı toplam 3 lt su ve iki küçük meyve suyu verildiğini beyan etmişlerdir.
Öncesinde düzenli kontrol yapılmadığını, ancak 1 Mart 2019 tarihinden bu yana devlet hastanesinden hekim ve sağlık personelinin odaya geldiklerini, hafta sonları ise 112 Acil ekipleri tarafından kontrollerin sağlandığını, bir kez kan tahlili yapıldığını, son 1 aydır ısrarla hastaneye sevk etmeye çalışıldığını ifade etmişlerdir.
Ayrıca açlık grevinin 40. gününde ve 93. Gününde Adalet Bakanlığı Cezaevi İzleme Heyeti görevlileri tarafından cezaevine ziyaret gerçekleştirildiğini ve bazı mahpuslarla görüşmeler yapıldığını belirtmişlerdir.
Açlık grevi eylemi nedeniyle mahpuslara disiplin soruşturmaları açıldığını ve birçoğuna iletişim cezası verildiğini bildirmişlerdir.
Mahpusların İHD’ye mektup gönderilmesi engellendiği, buna karşı yapılan itirazların İnfaz Hâkimliği tarafından reddedildiği ancak, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından itirazın kabul edildiği, bu sayede başvuru mektuplarının gönderilebildiği ifade edilmiştir.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Açlık grevi eylemleri ölmek için yapılmamaktadır. Ancak geride kalan 160 gün içinde 8 kişi yaşamını yitirmiş yüzlerce mahpus ölüm sınırına gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetiminin 7 Haziran seçimlerinden sonra tercih ettiği ve ihlalleri olağanlaştırmayı esas alan yönetim modeli ne yazık ki medyanın kamuoyunu bilgilendirme görevini yapmasını da engellemiştir. Darbe dönemlerinde bile görülmeyen bir atmosfer oluşmuş, ihlaller ya sessizlikle karşılanır ya da ne yazık ki desteklenir hale gelinmiştir. Hal böyleyken barış talebi ve bir hukuksuzluğun, tecridin sona erdirilmesi talebiyle başlayan eylemlere sessiz kalma devlet ve hükümet yetkilileri için sadece siyasi hata değil, olağan bir hukuk ortamında suç da teşkil etmektedir. Siyasi partilerin, medyanın, sivil toplum kuruluşlarını, hak, adalet ve demokrasi inancını kaybetmeyen kişi ve grupların bu ağır durumu tersine çevirecek girişimlerde bulunmaları tarihi bir sorumluluktur. Tecrit bir an önce kaldırılması, ceza infaz rejimi hukuki hale getirilmelidir.
İnsan Hakları Derneği
İstanbul Şubesi
Hapishane Komisyonu”