HABER MERKEZİ- Emek, Barış ve Demokrasi güçleri milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesini ve tutuklanmalarını protesto etmek için Kadıköy Beşiktaş iskelesinde bir araya geldi.
Koronavirüs salgını koşullarında dahi AKP’nin ülkeyi hem ekonomik hem siyasi hem de sosyal alanda çoklu krizler ülkesine çevirdiğinin altının çizildiği açıklamada “2017 referandumunda her yola başvurularak kıl payı geçirilen anayasa değişikliği ile birlikte ülkemizi yıllarca geriye götüren adına Partili Cumhurbaşkanlığı hükumet Sistemi denilen Tek Adam rejimi o kılpayı desteği de kaybedince “demokrasi işliyor” görüntüsüne bile tahammül edemez hale geldi” ifadeleri yer aldı.
TBMM’nin sadece kamuoyunu meşgul etme tartışmalarının yapıldığı yer haline getirildiğine, muhalefetin adeta duvarlara muhalefet ettiğine dikkat çekilen açıklamada AKP-MHP bloğunun da gerek savaş politikalarına gerekse de ekonomik gidişata dair edilen her itirazı “vatana ihanet” ile tanımladığına işaret edildi.
Açıklamada demokrasinin son kırıntısı olan seçimlerde seçilenlerin dahi kendisini ifade etmesinin önüne geçildiğine dikkat çekilerek şunlar ifade edildi:
Talimat sistemiyle hareket eden yargıçların kararları sonucu milletvekilleri yargılanıyor, tutuklanıyor. Oysa seçilmişler en temel görev ve misyonlarının gereği olarak seçmenlerinin düşüncelerini, taleplerini, sorunlarını ifade etmek ve savunmakla yükümlüdürler. Bu nedenle de siyasal eylem ve etkinliklerinden dolayı anayasal koruma altına alınmışlardır. Dolayısıyla görevlerinden alındıklarında vekillikleri düşürüldüğünde, tutuklandıklarında binlerce seçmenin meclisteki temsil hakları ellerinden alınıp susturulmuş oldukları gibi anayasa da çiğnenmiş olmaktadır.
“Güven, Farisoğulları ve Berberoğlu’nun yargılanması seçmen iradesine darbedir”
HDP milletvekilleri Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın siyasetçi olarak söyledikleri beyanlardan dolayı yargılanmaları ve cezalandırılmaları, CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun gazetecilik yaptığı dönemde yaptığı haberden dolayı yargılanması ve cezalandırılmasının ne hukuka ne demokrasiye ne kamu vicdanına ne de seçmen iradesine uyduğunun ifade edildiği açıklamada bu durum demokrasiye vurulan bir darbe olarak değerlendirildi.
Açıklamada meclis açılır açılmaz milletvekillerinin cezaevine gönderilmesi şu ifadelerle değerlendirildi:
Pandemi koşullarını bahane ederek en büyük bulaş alanları olan fabrikaları, şantiyeleri açık bırakarak ama meclisi kapatarak saraydan gelen talimatlar ile ülkeyi yöneten iktidar bloğu meclis açılır açılmaz ilk iş olarak milletvekillerinin vekilliğini düşürerek adeta geri kalana gözdağı vermektedir. Kendisine tabi olmayan itaat etmeyen tüm kesimleri hedef alarak nefes alamaz hale getirmek hedeflenmektedir. İktidar polisiyle, trolleriyle, yargısıyla, devletin diğer zor aygıtlarıyla kendisine oy vermeyen her kesimin adeta boynuna çökmüş, sıktıkça sıkmaktadır.
Açıklamada meclis darbesi dışında AKP’nin meslek örgütlerine, sendikalara, kadın mücadelesine karşı yürüttüğü düşmanca tavır ve Kürt illerindeki kayyum siyaseti de teşhir edildi.
Türkiye siyasi tarihinde daha önce de vekilliklerin düşürüldüğüne şahit olunduğu ve bunun demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçtiğinin altının çizildiği açıklama şöyle sonlandırıldı:
Demokrasi ve hukuk aşındırıldığında baskıyı evet başta yoksul emekçi halklar çok hisseder ama devran dönüp hesap verme zamanı geldiğinde demokrasiyi rafa kaldıranların da aradığı az olmamıştır. Bizler her türlü darbeye her şartta hayır diyen İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri olarak; bütün bu antidemokratik uygulamaları siyasi darbe olarak nitelendiriyoruz. Aynı zamanda bu ülkenin seçmenleri olarak seçmen iradesine yapılan bu hukuksuzluğu kabul etmediğimiz gibi faşizm ve ırkçılığa karşı dünya halkları ayakta iken ülkemizi uluslararası alanda siyasi darbeler ülkesi haline getirilmesine izin vermeyeceğiz.