Marks ve Engels’in eserini devam ettirmiş olan, devrimci proletaryanın üstün dehası, Bolşevik Parti’nin ve Komünist Enternasyonal’in kurucusu ve lideri, Marks’tan sonraki dönemde Marksizmin en büyük teorisyeni, ekonomist ve filozof, olağanüstü yazar ve konuşmacı çok yönlü insan, komünist önder Vladimir İlyiç Lenin 22 Nisan 1870’de Volga kıyısındaki Simbirsk kentinde (Ulyanovsk) doğdu. Lenin, Vladimir İlyiç Ulyanov’un ilk kez 1902’de “Ne Yapmalı” kitabında kullandığı, yazımsal takma adıydı. Tarihe tüm ezilenlerin ve sömürülenlerin mücadelesinin sembolü haline gelmiş olan bu ad altında geçti.
1887 yılında 21 yaşında olan ağabeyi Aleksander, bir grup yoldaşıyla beraber Çar’a suikast hazırlığında iken tutuklandı ve idam edildi. Devrimci yaşamı seçmesinde abisinden de belli bir oranda etkilenmesi söz konusudur.
Liseyi bitirdikten sonra Kazan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. Öğrenci faaliyetlerinden dolayı atılması pek uzun sürmedi ve bir köye gönderildi. Kazan’a geri döndüğünde üniversiteye tekrar giremedi. Marks’ın Kapital’ini incelemeye başlayan illegal Marksist çevrelerden birine de girdi. Petersburg Üniversitesi’ne girerek Samara’da avukat yardımcılığına atandı. Ancak hukuk pratiğiyle hemen hiç uğraşmadı.
Bu süre içerisinde Marks ve Engels’in aynı zamanda Plehanov’un ve Kautsky’nin eserlerini inceledi.
1893 sonlarında başkent Petersburg’a yerleşti. O zamana dek ilerici gençliğin düşüncesine neredeyse sınırsız egemen olan Narodnizm Marksistlerin baskısı altında etkisini yitirmeye başladı. Lenin 1894 yılında olağanüstü eseri “Halkın Dostları Kimlerdir” adlı eserinde Narodnizme karşı mücadelede Rus Sosyal Demokratlarına güçlü bir yardım sundu.
Lenin, işçilerin önüne ilk görev olarak sosyalist bir işçi partisinin örgütlenmesini koydu. KADET Partisi’ni “Marksizmin burjuva literatüründeki yansıması” olarak karakterize etti. Sadece yazınsal mücadeleyle yetinmedi, işçi çevrelerinde propaganda da yürüttü. İşçilere Marks’ın Kapital’ini okudu ve açıkladı. 1895 yılında illegal yayınların Rusya’ya gönderilmesini sağlamak üzere bağ kurmak ve batıda sosyalist hareketin durumunu anlamak amacıyla yurtdışına çıktı. Paris’te ve Berlin’de toplantılara katıldı. Onun kurucusu olduğu “eskiler” örgütü Lenin’in yönetimi altında kesin olarak kitle ajitasyonunun yolunu tuttu. Lenin illegal bir gazetenin (İşçi Davası) çıkarılması sorununu orta- ya attı. Tam bu esnada aralarında Lenin’in de bulunduğu pek çok kişi tutuklanarak zindana atıldı. 2 aylık tutukluluktan sonra parti kongresi için bir program taslağı hazırladı.
1897’de zindandaki üyelerin 3 yıllığına Sibirya’ya gönderilmesi doğrultusundaki karar üzerine Lenin, bir köye sürgüne gönderildi. Sürgünde yine de Rusya’daki sosyal demokratlar ve yurtdışı grubu (Emeğin Kurtuluşu) ile sıkı temas içindeydi. Bu esnada revizyonistlerin daha ilk ortaya çıkışlarında her türlü düzeltme çabasına karşın Marksizmi savundu. Burjuva Demokratik Devrimde proletaryanın önder rolünün vurgulandığı “Sosyal Demokratların Görevleri” broşürü de Lenin’in Sibirya’da kaldığı döneme rastlar. 1898’de kendisi gibi sürgün olan Nadejda Kurupskaya ile evlendi. Sürgünden sonra yurtdışında illegal bir gazete “Iskra” çıkarma gerekliliği düşüncesi Lenin’i meşgul ediyordu. Böylece beşbuçuk yıl sürecek olan ilk göçmenlik dönemi başlıyordu.
Mayıs 1904’te Cenevre’de Lenin’in parti içindeki krizi konu edinen kapsamlı broşürü “Bir Adım İleri İki Adım Geri” yayınlandı. Lenin uzlaşmacı MK’nın direnişine bakmaksızın 3. Parti Kongresini toplamak için ajitasyonunu sürdürdü. 22 Ocak Petesburg olaylarının haberi geldiğinde Lenin bunları Rusya’da devrimin başlangıcı olarak karakterize etti. Ve hemen silahlı ayaklanmanın hazırlığı ve ona proletaryanın önderliği sorununu gündeme getirdi. Merkezi şiar olarak Lenin proletaryanın ve köylülüğün devrimci demokratik diktatörlüğü düşüncesini ileri sürdü.
Moskova Aralık ayaklanmasının bastırılmasından sonra Lenin onun derslerini büyük bir özenle inceledi. Plehanov’un “silahlara sarılınmamalıydı” oportünist formülünü eleştirdi…
Lenin, 21 Ocak 1924’te yaşamını yitirdi. Tüm yaşamından çok kısa bir kesit sunduğumuz, 1917 Ekim Devrimi’nin büyük önderi yaşamını proletaryanın diktatörlüğünün inşa edilmesine adamış, Marksizm’den her türlü sapmaya karşı uzlaşmaz bir tavır takınmış olan Lenin’in yaşamı, öğrenilmesi ve ders çıkarılması gereken pek çok deneyimle doludur. Marksizme yaptığı katkılarla onu bir üst noktaya sıçratarak oluşturmuş olduğu Leninizm bugün de sınıf mücadelesinde yol göstericiliğini ilk günkü parlaklığıyla koruyor.