25 Temmuz günü açılışı yapılan DERİTEKS Batman Şube temsilcisi Hamit Yıldırım ile Batman’da başta tekstil işçileri olmak üzere işçi sınıfının durumu, artan hak gasplarına dair bir röportaj gerçekleştirdik.
YENİ DEMOKRASİ- Batman’da bir temsilcilik açtınız, sizi burada temsilcilik açmaya iten sebepler nelerdir? Bölgede başta deri ve tekstil işçilerinin durumu nedir?
HAMİT YILDIRIM- Sorunuza dair şunu başta söyleyeyim, teknik bir bilgi olsun; Batman’da deri sektörü yok diyebiliriz. Tekstil sendikamız, iş kolunun buradaki ağırlıklı yani yüzde 99’luk kısmını oluşturuyor. Batman’da temsilciliğe iten nedenler oldukça fazla. En başta Batman’da tekstilde çalışan kayıtlı 25 bin işçi, İŞKUR’la ve kayıt dışı çalışan işçi sayısı aşağı yukarı 5-6 bin toplamda da 30 bin civarı tekstil işçisi var. Kent nüfusuna vurduğunuzda neredeyse her iki evin birinde tekstil çalışanı var. Ve bu işçilerin çok ciddi sorunları var bunlardan temel olanlarına değinecek olursak. En sık karşılaştığımız sorunlar şöyle;
* İş girişinde 2-4 ay arası sigortasız çalıştırma,
* İşçilere sigorta primi asgari ücretten gösterilip maaşlardan 500-1000 TL arası işverene geri maaş iadesi şeklinde ve bu, maaş kartlarının genelde işveren tarafından alıkonularak yapılan bir uygulama,
* İşten çıkarmadaki keyfiyet, kıdem ve ihbar tazminatı gasbı,
* Fazla mesailerin yasadışı biçimde uygulanması; normalde %50 zamlı olması gerekirken saati çok düşük ücretlerle çalıştırmaktadır,
* Fabrika yönetim kademesinin, özellikle idari kadronun davranış kurallarının insanlık dışı tarza dönüşmesi; aşağılama, tehdit, kaba davranışlar, hakaret, işten çıkarma tehdidi vb. durumların mevcut oluşu,
* Eşit işe eşit ücret uygulanmaması. Örneğin İstanbul veya batı illerinde aynı işi hatta daha fazla çalışma zamanı olmasına rağmen nerdeyse %40-50’lere varan ücret düşüklüğü,
* İzin, kesinti, ödeme gecikmeleri, vb. gibi birçok iş yerinde yaşanan diğer temel sıkıntılar temsilciliği artık bir ihtiyaç haline getirmiştir.
Sermaye zihniyeti burada temsiliyet hakkı olan, örgütlenen, insanca yaşayacak bir ekonomik koşulu talep eden bir işçi sınıfı değil modern bir köleler yığını olmasını istiyor.
DERİTEKS buradaki tekstil işçisinin yaşadığı sıkıntıları biliyor. Yaklaşık 3 yıl altyapı çalışması yaptı, akabinde 1 yıldır da sahada faaliyeti yürütüyoruz.
Hatta 2008’de Batman’da ilk ve tek tekstil açıldığında böyle haksızlıklar o zamanda da benim çalıştığım fabrikada yaşanmıştı. O günden bugüne tekstil sektörünün içerisindeyim. Batmanda o dönem HEY Tekstil direnişinin bizzat örgütleyicisiydim. Ve çalışma yürüterek örgütlenmenin gerekliliğini kavramış ve bunu tüm Batman tekstil çalışanlarına kavratma noktasında iyi bir örnek oluşturmuştuk. Bu pratiğin dönemin Batman tekstil işçisine kazandırdığı en anlamlı şey, biz işçiler birey olarak hareket edersek hem ekonomik haklarımızı hem işyerlerindeki temsiliyet hakkımızı hem de demokratik taleplerimizi kaybeceğimizi gördük yaşadık. O zaman da bugün de işçilerin tek çözümü birleşerek hareket etmektir. Hatta o dönemde eylemlilikler, Batman’daki HEY Tekstil, İstanbul ve birkaç ilde de yürütülmesine rağmen haklarını en önce alan Batman işçisi olmuştu. İşte DERİTEKS tam da bu anlayışın üstüne inşa edilerek Batman tekstil işçisinin sorunlarına çözüm olacak, işçiden yana ısrarlı, kararlı sınıf sendikacılığı anlayışı ile mücadele edecektir.
YD- Bu bölgedeki işçiler pandemi sürecinden nasıl etkilendi?
YILDIRIM- Pandemi döneminde Batman’da ve bölgede başta tekstil olmak üzere birçok sektörde ciddi sıkıntılar yaşandı. Sanayileşme ve fabrika tarzı üretimin en yaygın olduğu il olan Batman pandeminin olumsuz etkilerini diğer batı illerine oranla daha sarsıcı olarak hissetti diyebiliriz. Özellikle ilk yansıyan olumsuzluk devlet destekli İŞKUR’lular çalışırken şirket bünyesinde çalışanlar hemen ücretsiz izne yollandı. Pandemi genelgesi öncesi işten çıkarmalar yaşandı, ayrıca iş yerinde virüsün bulaşıcılığı ve yayılmanın engellenmesi için yüzlerce fabrikadan tedbir alan iş yeri sayısı bir elin parmağını geçmeyecek kadardı. Riskli çalışma devam etti, hijyen kuralları ve fabrika içi kimi fiziksel mesafeyi gerektirecek tedbirler alınmadı hatta hiç değişen bir şey olmadan devam edildi. Vakaların olduğu yerlerde işçiler sus tehdidi ile üretime devam ettirildi. Hasta olsalar bile söyleyemiyorlardı, işçi giriş çıkışları çok yoğun olduğundan pandemi desteği olan komik ve acınası 1170 TL bile tam alınamadı. Birçok işçiye ödenen rakam 540 TL’yi geçmedi. Zaten fazla iş sahası olmadığından işçiler maalesef ya çalışıp hastalıktan ölecekti ya da yoksulluğun sorunlarıyla baş başa kalacaktı. Uluslararası markalarla çalışan kimi fabrikalar bazı temel hijyen ve tedbir şartlarını oluşturdular. Görece bunlar olumlu fabrikalardı ama bir bütünün içinde olması gereken durum bazen çok iyi gibi duruyor. Bu da Batman işçisinin genelde çok ağır koşullarda çalışmaya mecbur olmasından kaynaklıdır. Bunun yanında üretime hiç ara verilmeyen yerlerde oldu buralarda da işçiler daha çok kendi bireysel tedbirlerini alarak çalışmak zorunda kaldı. Çünkü çalışma zorunluluğunun yaşamsal bir dayatmaya dönüşmesi sonucunda, yoksulluk, geçim sıkıntısı, gelecek kaygısı sağlığın ve ölümün önüne geçmek zorunda kaldı.
YD- Bu sorunlar karşısında işçileri nasıl örgütleyeceksiniz? Bölgedeki hedefleriniz nelerdir?
YILDIRIM- Batman’ın sosyo-kültürel yapısı örgütlenmede temel olgulardan birisi. Burada başarılı örgütlenmenin ilk yolu bence buradan geçiyor. Kamu alnında bile ciddi sıkıntılar çıkarken özel sektör açısından çok daha zor ve derinlikli tartışılması gereken konular var. Bir kere ciddi bir feodal kültür var. Bu hem üretim alanı hem patronlar arasındaki ilişkiyle ilgili. Artı değer kadar feodal yerelci ağız da ciddi anlamda örgütlenmenin engeli durumunda. İşverenler sendika karşıtı durumunu hiç saklama gereği bile duymuyor. Daha önceki yıllarda çalışmalarımıza başladığımızda Batman tekstil işverenleri valiliğe “sendikayı istemiyoruz” diyecek kadar yasa karşıtlığını açık şekilde ifade etmekten çekinmemişlerdi. Ayrıca çalışanlar açısından akraba bağları yani feodal bağlar çok önemli, bizim de en büyük duvarlarımızdan bir tanesidir. Fabrika sahibi işçi alımı yaparken ekseriyetle önce yakın çevresini, aşiret mensubunu tercih ediyor. Bunun işveren nezdinde bir koruyuculuğu var. İşçi, ezildiğinden çok emin olsa bile bunu size açık açık söylese bile, örgütlemede adım atmıyor, sendikaya ve örgütlülüğe inanıyor ama eş- dost akraba nazını geçemiyor. Kültürümüz açısından değerli olan ekmek-aş verme kavramı tipik kapitalist sistemdeki gibi işlemiyor daha çok feodal kültürün ve üretim şeklinin şekil-şemal değiştirmiş hali. Kapitalizmde herkes kârına, çıkarına bakar belli ilişkiler nezdinde net bir kurallar bütünü vardır burada durum aslında tam tersi. Bu bakımdan örgütlemede aşılması gereken bir sorun da budur. Yani sendika aslında burada sendikal örgütleme yaparken salt ekonomik bir çıkarsama ile kazanç sağlama hedefini koyarken bir yandan da işçi sınıfının kültürünü düşüncesini bilinç değişimi yaratarak da inşa etmek zorunda. Bu aslında DERİTEKS’in yabancı olduğu bir şey değil ama zor olduğunu bilerek çalışmaya başladık. Tutarlı bir mücadele ile Batman tekstil işçisinin örgütlemek belki zor ama imkânsız değil. Ayrıca Petrol-İş sendikamızın burada yarattığı bir olumlu imajı var. Bu da bizler açısından olumlu bir örnek olabilir ve olmuşun somut ifadesi işçileri daha hızlı ilerletiyor. Burada birebir ilişki önemli hatta bire bir ilişkide aile ilişkisi çok önemli örgütlemeye çalıştığınız işçi genelde aile bireylerine sendikal örgütlenme durumundan bahsediyor. İşçi kadınsa mutlaka eşine veya babasına soruyor onay alırsa çalışmaya katılıyor. Bu oransal olarak kadınlarda neredeyse yüzde 80-90 civarında erkeklerde ise genç işçiler yine babasına veya aile büyüklerine soruyor. Kadınlara oranla irade gösterme yüzdesi yüksek olsa da sendika karşıtı tutum biraz sert ve kararlı ise de işçi ne kadar istese de mecburen sendikadan vazgeçiyor. İşte bu özel sebeplerden kaynaklı biz örgütleme sürecinde işçinin ailesini bu örgütlemenin bir parçası olarak görüyoruz.
Bölge hedefimize gelince tabii ki de ilk etapta Batman tekstil işçisine örgütlenmenin avantajları ve çalışma yaşamına kattığı olumluluklar üzerinden bir bilinç oluşturmayı hedefliyoruz. Sorunların iş yaşamı içinde en yakın çözümünün ve muhatabının sendika olduğunu sendikalar içinde de DERİTEKS olduğunu anlatmak. Sendikal örgütlenmenin sadece işçiye değil, sağladığı ekonomik avantajlarla aile ve de bölgeye de katkısının olabildiğini anlatabilmek. İş güvencesinin, insanca yaşayacak ücret ve insana yakışır iş koşullarının ancak sendikal örgütlenmeyle kazanılacağını gerekirse tek tek işçilere ulaşarak anlatmak ve onları kendi yaşamları için mücadelenin en yakın çözüm olduğunu anlatmak hedefini taşıyoruz. Ayrıca sayısal olarak da hedefimiz tekstil sektöründe çalışan her işçi kardeşimizi sendikamızda buluşturmak. Kısa dönem hedefimiz 5 bin, uzun vadede kayıtlı işçilerin yarısını hedefliyoruz. Anlayışımız bunun üzerine kuruludur.