Avrupa Partizan 26-27 Nisan’da gerçekleştirilecek anma etkinliklerine çağrı yaptı.
Avrupa Partizan, Nisan ayında Avusturya ve İsviçre’de anma etkinlikleri düzenleyecek. “Emperyalizmi ve Faşizmi İbrahim Kaypakkaya Cüretiyle Alt Et!” şiarıyla gerçekleştirilecek etkinliklerin ilki 26 Nisan’da Avusturya’nın Wien kentinde diğeri ise 27 Nisan’da İsviçre’nin Basel kentinde düzenlenecek.
“EMPERYALİST BLOKLAR İÇİNDE ÇELİŞKİLER YOĞUNLAŞIYOR”
Avrupa Partizan 26-27 Nisan’da gerçekleştirilecek etkinlikler için çağrı yaparak bir açıklama yayımladı:
“Emperyalizm sermayenin tekelleşmesiyle çürüyen, çürümüşlüğü dünyaya savaş, vahşi sömürü, her yoldan köleleştirme ile dayatan sonu gelmiş kapitalist sistemdir. Emperyalist güçler tümden gericileşmiş bu sistemde hükümranlık için kıyasıya bir mücadeleye veriyorlar. Pazarlarda egemen olmak, dünyayı yönlendirmek için ölüm, kan, gözyaşı dışında vaadi olmayan bir mücadele bu. Emperyalist güçler bugün Ukrayna’da doğrudan karşı karşıya. Aynı güçler Ortadoğu’da Filistin’i yok etmek, bu bölge sınırlarını değiştirmekten bahsetmekte. Afrika emperyalistlerin kışkırttığı kanlı bir savaş girdabında. ABD yeni başkanı Trump, Kanada’dan Grönland’a Panama kanalı ve Meksika körfezine kadar hak talep edip genişlemekten söz ediyor. Emperyalist bloklar içinde çelişkiler yeniden yoğunlaşmakta, ticaret savaşları ile gerginlik tırmanmaktadır.
“Emperyalistler hegemonya mücadelesine yoğunlaşırken dünya halklarına ve ezilen uluslara örgütsüzlüğü, dağınıklığı dayatıyor. Halkları, kendi bağımsız eyleminden ve kurtuluşundan kopararak kendi çıkarlarına yedekliyor. Bunun için yoğun siyasi ve ekonomik kuşatmayla, şoven dalgayla halkları kendilerine tabi kılmaya çalışıyor.
“Bu koşullarda devrimci mücadele ve halkın kurtuluşu bilincinin önemi daha fazla hissediliyor. Devrimci ve komünist güçlerin sürece müdahale ederek bu gerici kuşatmayı dağıtacak daha güçlü örgütlülüklere, daha güçlü bir savaşıma ihtiyacı vardır. Biliyoruz ki, ‘sorunun çözümü ancak onu çözüme bağlayacak olan maddi koşulların mevcut olduğu ya da gelişmekte olduğu yerde ortaya çıkar.’ Bu bilgi bizi, bugün sorun olarak görülen her şeyin çözülmeye mahkûm olduğu inancıyla, coşkusuyla harekete geçiriyor.”
“İbrahim yoldaşın işkenceyle katledilmesinin 52. yılına girerken onun başardıklarından ve pratiğinden öğrendiğimiz de budur. İbrahim yoldaş esen rüzgârı anlama, tanıma ve ona göre konumlanma cüretini temsil eder. O, karşısına çıkan fırsatların yaratacağı felaketlerin kötümserliğine değil her felaketten bir fırsat çıkaran iyimserliği öğretmiştir bize. O yüzden 12 Mart 1971 askeri darbesinin devrime, devrimcilere, halka yönelik saldırılarında savaşçı bir Komünist Partinin inşasına yönelmiştir. O, tam 50 yıldır devrimci bir çizgi oluşturamayan pasifist hattı bir yılgınlık gerekçesi değil müdahale edilmesi gereken bir sorun olarak görmüştür. O, Türkiye’nin toplumsal sorunlarında yanlış yaklaşımları açığa çıkaran bir tutum sergilemiştir.
“Bu yaklaşımla Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya henüz 23 yaşına geldiğinde teorik, politik ve pratik açıdan şu büyük adımları atmıştır:
- Devletin doğru tahlili ve Kemalizm’in faşist niteliğinin açığa çıkarılması,
- Çok uluslu toplumda Kürt ve ezilen milliyetler sorununda berraklık,
- Komünist partisinin örgütlenmesi,
- Uzun Süreli Halk Savaşı stratejisinin ülke şartlarına uyarlanması,
- Doğru bir iktisadi ve sosyal yapı tahlili, buna dayalı olarak dost ve düşman sınıfların tespit edilmesi…”
“ÖRGÜTLÜLÜK VE SAVAŞMAK ÖZGÜRLÜKTÜR”
“İbrahim yoldaş devrime yani halkın kurtuluş mücadelesine sonsuz bir bağlılık inşa ettiği içindir ki, 90 gün işkencede direnerek inancını ve kararlılığını düşmana karşı haykırmıştır. Şimdi İbrahim yoldaşın ayak izlerine bakarak onun partisini devrime önderlik edecek şekilde geliştirme kararlılığındayız.
“Katledilişinin 52. yılında onu anarken emperyalist savaş kışkırtıcılığına ve saldırganlığa karşı “felaketlerin yarattığı fırsatlara yoğunlaşan,” devrimci iyimserliği ve bilinci kitleselleştiren komünist sorumluluğu sahipleneceğiz. Emperyalist savaş kışkırtıcılığına, faşist saldırganlığa karşı dağınıklığın ve örgütsüzlüğün esaret, örgütlülüğün ve savaşmanın ise özgürlük olduğunu kavrayarak ilerleyeceğiz.”
(AVRUPA)