[responsivevoice_button voice=”Turkish Male” buttontext=”Makaleyi dinle “]
5 Mart’ta Bursa’da oynanan Amedspor-Bursaspor deplasman maçı öncesi Amedsporlu oyuncuların kaldığı otelin önüne giden Bursasporlu faşistler “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sloganları atarak ve “Mehter Marşı”nı açarak şovenist saldırılar gerçekleştirmişti. Maçın oynanacağı gün ise Amedsporlu oyuncular, Bursasporlu faşistler tarafından stadyum içerisinde daha kapsamlı bir saldırıya maruz kalmıştı. Başta kaleci Cantuğ Temel olmak üzere Amedsporlu birçok oyuncu sahaya atılan pet şişe, çakmak, kurşun, bıçak ve sapanla fırlatılan çeşitli cisimler sonucu yaralanmıştı. Ayrıca tribünlerde açılan “beyaz toros” ve adı faili meçhul cinayetlerle anılan “Yeşil” kod adlı JİTEM’ci faşist Mahmut Yıldırım’ın posterlerinin açılması ve tribünlerde bulunan bir Kürt gencinin Bursasporlu faşist güruh tarafından linç edilmesi en dikkat çeken saldırılar arasında yer almıştı. Bahçeli ise “Bize göre Amed diye bir yer yoktur, Amedspor’dan da bahsedilmeyecektir. Bursa taraftarını selamlıyorum” şeklinde açıklamada bulunarak devlet erkânının Amedspor’a yapılan faşist saldırıları sahiplendiğini açıkça belirtmişti.
Amedspor taraftar grubu Barikat temsilcisi ile 5 Mart’ta oynanan Amedspor-Bursaspor deplasman maçında yaşanan faşist-şovenist saldırılara dair gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi paylaşıyoruz.
Yeni Demokrasi: Öncelikle merhabalar. Sizin de tanık olduğunuz üzere Maraş merkezli büyük depremler Amed’i de etkilemiş, deprem vesilesiyle tüm profesyonel ve amatör müsabakalar TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) tarafından 4-5 Mart’a kadar ertelenmişti. Deprem bölgesinde bulunan Amedsporlu oyuncular ise deplasman maçına gittiklerinde Bursasporlu faşistler tarafından organize edilen saldırıların hedefi olmuştu. Bu karşılaşmada gerçekleştirilen faşist-şovenist saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz? Böylesi bir sürecin içerisinden geçerken yaşananları ve verilen mesajları nasıl okumak gerekir?
Barikat temsilcisi: Öncelikle depremden etkilenen tüm halkımıza geçmiş olsun diyor, yaşamını kaybeden yurttaşlarımızı saygıyla anıyoruz ve tüm halkımızın başı sağ olsun diyoruz. Bizler Barikat ve Mor Barikat olarak deprem felaketinin ilk gününden itibaren organize olup halkımızla dayanışma içerisine girdik. Dayanışma sürecinde Bursa’dan Amed’e yardım tırları geldi. Kulüp başkanımız bu yardım tırlarını kendi sosyal medya hesabında paylaşıp Amedspor-Bursaspor dayanışması gibi göstermek istedi. Akabinde bazı yardım tırlarından çıkan kolilerde “Tanrı Türk’ü korusun” ibaresi bizim nezdimizde hoş karşılanmadı. Kulüp başkanımızın uzattığı barış elinin havada kaldığını gördük. Sürekli çiçek veren, barış eli uzatan biz olmak zorunda değiliz. Bunu insan hakları savunucuları olarak kendimizde sorumluluk olarak hissediyor olabiliriz. Fakat son yüzyılın en büyük felaketi olarak adlandırılan depremin dayanışmasında bile bize gösterilen bu tavır sonucu, bu sorumluluğumuzun artık anlamsız olduğunun farkına vardık. Sonrasında açıklanan Amedspor-Bursaspor maç tarihiyle birlikte maç için hazırlıklar başladı. Maçın oynanmasına 2 gün kala dahi Amedspor’a yönelik herhangi bir provoke yaklaşım ve eylem görmedik. Fakat maç akşamı ve maç günü Bursasporlu taraftarların içlerinde saklı olan ırkçı ve faşist duygular tekrardan gün yüzüne çıktı. Maçın görsel detayları birçok kesim tarafından görülmüştür. Futbolculardan ve yöneticilerimizden aldığımız bilgilere göre saldırının boyutu görünenden daha büyüktü. İnsan yaşamını doğrudan tehdit eden kurşun ve kesici aletler stadın birçok yerinde kulüp yetkililerimizce tespit edilmiştir. Bunlara ek olarak saha içine müsabakanın oynanmasına engel teşkil edecek birçok madde atılmış, fakat müsabakanın hakemi maçı iptel etmemek için elinden gelen tüm çabayı sarf etmiştir. Son olarak tribünlerde açılan “beyaz toros” ve birçok masum insanın faili meçhul şekilde katledilmesine sebep olan “Yeşil” kod adlı katilin posterleri de milyonlarca insanın canlı şekilde izlediği yayında açılmıştır. Tüm bunların organize şekilde gerçekleştirildiğini düşünüyoruz ve yaratılmak istenen atmosferin farkındayız. İlginin üst düzeyde olduğunun bilindiği bu maçta saldırıları organize edenler tarafından aslında bir mesaj verilmek istenmiştir. Ancak sergiledikleri pratikler insanlık dışı olduğu ve kamuoyunda büyük tepki gördüğü için yaptıklarını savunmayıp bunu spor çerçevesinde daraltmak istediler. Nitekim bazı spor yorumcuları ve faşist yapılar bu saldırıları “normal” göstermek adına sanki her spor müsabakasında yaşanıyormuş gibi yorumlayıp Amed’de oynanan maçla kıyasladılar. Aslında kıyaslamanın ve yapılan bu yorumların saçma ve mantıksız olduğu görüntülerle sabittir. Aklanması vicdan ve mantık dışı olan bu alçak saldırıları en sert şekilde kınadığımızı belirtiyor, bu ve benzeri hiçbir saldırıya boyun eğmeyeceğimizi söylemek istiyoruz.
Yeni Demokrasi: Amedspor TFF tarafından sık sık hukuksuz ve ayrımcı yaptırımlara maruz kalıyor. Bu yaptırımlar yalnızca kulübü değil, taraftar gruplarını da hedef alıyor. Örneğin Amed’deki karşılaşmalarda İstiklal Marşı’nı okumadığı, ayağa kalkmadığı gibi absürt gerekçelerle taraftar gruplarında yer alan Kürt gençlerinin polis şiddetine maruz kalarak gözaltına alındıklarına şahit oluyoruz. Amedspor’a bu denli ağır cezalar ve yaptırımlar uygulanırken PFDK’nin Bursaspor için verdiği “9 maç seyircisiz oynama cezası” kararı bize ne anlatıyor?
Barikat temsilcisi: Bizler Barikat ve Mor Barikat olarak yıllardır tribünlerde ve stat dışı tribün faaliyetlerimizde birçok engelleme ve kısıtlamayla karşı karşıya kalıyoruz. Örneğin herhangi bir pankart yapmak istediğimizde birçok izne tabi tutuluyoruz. Grup logomuzda bulunan yıldız sembolü bahane gösterilip logomuzun yer aldığı pankartların statta açılmasına izin verilmemektedir. Bunun dışında yaptığımız herhangi bir sözel pankart yine aynı şekilde birçok izinden geçirilip farklı anlamlar yüklenerek engelleniyor. Örneğin “Halkın Takımı Amedspor” pankartını yapmak istediğimizde bizlere “Futbol sadece halka yönelik değil” cevabı veriliyor. Biliyorsunuz, “halkın takımı” tanımını başka spor kulüplerinin taraftar grupları da kullanmaktadır. Örneğin Adanademirspor taraftarları da bu tanımı kullanıyor. “Bu pankartı açmak yasaksa, Adanademirspor niye statta açabiliyor?” diye sorduğumuzda ise “orası Adana, burası Diyarbakır” cevabını alıyoruz. Tarafsız baktığımızda “bölücülük” yapanların gerçekte kimler olduğunu görebiliriz. Stat içerisinde İstiklal Marşı esnasında taraftarlarımız marşın okunmasına engel teşkil edecek herhangi bir davranışta bulunmamasına rağmen emniyet güçlerince okunması zorunluymuş gibi baskı görmektedir. Aslında marşın okunmasının zorunlu olmadığı bilinmesine rağmen uyduracak bahaneleri olmadığı için böylesi absürt bir yöntemle Amedspor taraftarı yıpratılmak ve sindirilmek isteniyor. Yıllardır bu ve benzeri insanlık dışı baskı tekniklerine maruz kalmamıza rağmen bizler davamız bildiğimiz Amedspor mücadelemizden asla vazgeçmedik, aksine bu baskılar bizi takımımıza daha da bağlı kılıyor. Bursaspor’a verilen cezaya gelecek olursak; iddia ediyoruz ki yaşanan olaylar kendi sahamızda yaşanmış olsaydı Amedspor’un kapatılma talimatı çoktan verilmişti. Fakat futbol tarihine kara bir leke olarak giren Amedspor-Bursaspor maçındaki olaylardan sonra gelen yaptırımlar sadece tribünsel ele alındı. Oysa ki stada sokulan on binlerce materyal gösteriyor ki yaptırımın tribünle sınırlı kalmayıp bir bütün olarak maç organizasyonlarının tüm sorumlularına uygulanması gerekiyordu. Anladık ki zaten seyircisinden pek destek alamayan Bursaspor’a verilen 9 maç seyircisiz oynama cezası, bizim nezdimizde onlara verilmiş bir ödül niteliğindedir. Maç görüntülerinde herkes tarafından izlenen Enver Cenk Şahin adlı sporcunun kulübümüze ve sporcularımıza ettiği küfürler cezasız bırakılmıştır. Bunun gibi birçok yaptırıma tabi tutulması gereken eylemler cezasız bırakılmıştır. Yine görüntülerde de görüleceği üzere bir taraftarın sırf Kürtçe konuştuğu için linç edildiği ve bunun da cezasız kaldığı ortadadır. Ayrıca bu eksik yaptırımların nedeni olarak cezaların açıklanacağı günden hemen önce devlet erkânını temsil eden Bahçeli’nin “Bize göre Amed diye bir yer yoktur. Amedspor’dan da bahsedilmeyecektir. Bursa taraftarını selamlıyorum” şeklinde yaptığı açıklamanın olduğunu düşünüyoruz. Akabinde Bursaspor’un Bahçeli’ye hediye ettiği forma ise düşüncelerimizi destekler niteliktedir. Bu olaylar karşısında aslında ırkçı olmadıklarını ve buna örnek olarak da önceki başkanlarının Muşlu olduğunu söyleyen Bursasporlular şunu bilmeliler ki bu savunmaları geçersizdir; çünkü eski başkanlarının Bursaspor taraftarlarının yaptığı saldırılara dair yorumları sonucunda gördük ki ırkçılık bir insanın etnik kimliğiyle veya doğduğu yerle alakalı değil, zihni örümcek ağı gibi sarıp sarmalayan ideolojik bir hastalık olmasıyla ilgilidir.
Yeni Demokrasi: Egemenlerin ezilenlere karşı yürüttüğü topyekûn saldırı politikaları futbol arenasında da tezahürünü buluyor. Başta Kürt ulusu olmak üzere ezilen çeşitli kesimlerin desteğini alan ve temsiliyet sorumluluğu yüklenen Amedspor da devletin topyekûn saldırılarının hedefindedir. Amedspor şahsında Kürt halkına yönelen bu saldırılara karşı Barikat’ın yüklendiği misyon nedir?
Barikat temsilcisi: Barikat, temelinde ırkçılığa, cinsiyetçiliğe, küfüre, şiddete ve holiganizme karşı olan ve bunları kendine ilke edinen bir yapıdır. Yıllardır gerek spor gerekse spor dışındaki egemenlerin ezilenler üzerindeki saldırıları karşısında ilkelerimizin bizlere vermiş olduğu sorumluluk gereğince dik durduk. Amedspor ezilenler için kendilerini spor anlamında ifade etme fırsatı vermiştir. İlkesel olarak da insan onurunu, sporun öz ruhunu sürekli savunmuştur. Bizler Barikat ve Mor Barikat olarak kendimizi sporla sınırlandırmayıp, halkımızın tüm sorunlarına karşı dayanışmayı görev biliyoruz. Yıllardır sporun dışında kültür, dil, sanat alanlarında da yok edilmek istenen tüm değerlerimizi yaşatmak adına birçok çalışmamız olmuştur. Bu çalışmalar elbette spor camiasındaki kirli eller tarafından hedef olmamıza sebebiyet vermiştir. Bizi hedef haline getirenler, sadece katiller ve uyuşturucu çeteleri değil, siyasi bir ağdır. Siyasi ağ diyoruz çünkü DAİŞ varken Amedspor maçlarında “tekbir” getiriyorlardı. Amedspor üzerinden Kürt halkına karşı taraf belirliyorlardı. Bugün “tekbir” yerini ‘90’lı yılların söylemlerine bıraktı; çünkü artık siyasi eksen Kürt halkına “itaat et ya da öl” politikasına doğru kayıyordu. Bu yüzden Tarık Ümit benzetmesi, bu yüzden “Yeşil” ve “beyaz toros” posterleri açıldı. Bu saldırı Amedspor üzerinden Kürt halkına ve Kürt halkıyla yan yana duranlara bir gözdağı, bir tehdittir. Olaya “tribüne gelen üç-beş holigan” olarak bakmamak gerek. Bu siyasi ağ, mafya ve uyuşturucu çeteleriyle tribündeki hazır kitleye ulaşıyor. Bize karşı yapılan açıklamalara baktığımızda bu tespitlere ulaşıyoruz. “Amed yoktur, Amedspor yoktur” gibi güneşin, gökyüzünün varlığını inkâr eden bir ifade bu sonuçları idrak ettiriyor; bu ifade “Kürt yoktur, Kürtçe yoktur” sloganının devamıdır. Kürt halkına ve dostlarına “En iyi Kürt ölü Kürt’tür” mesajını vermek istiyorlar. Fırsat bulsa faşizm hep daha fazlasını ister ya…
Yeni Demokrasi: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Barikat temsilcisi: Biz Mor Barikat ve Barikat olarak tacize, tecavüze varan ve tetikleyen cinsiyetçi söylemlere karşı duruyoruz. Siyasi ağlara ve mafyalara malzeme olan tribündeki holiganizmi reddediyoruz. Katilleri, katliamları övecek kadar ilerleyen ırkçılığa karşı mücadele ediyoruz. Endüstriyelleşmiş, sporcunun emeğini sömüren, taraftarı tekelleştirmiş kulüp-yönetim anlayışına karşı duruyoruz. Öldürmek için linç edecek noktaya varan şiddete karşı mücadele ediyoruz. Halktan gücünü alan bir sivil toplum örgütü olarak da halkımızla dayanışmamızı eksik tutmuyoruz. Bu yüzden Mor Barikat ve Barikat olarak “Yaşasın Amedspor Mücadelemiz” diyoruz. Bu bir mücadeledir. Yani anlayacağınız biz var olduğumuza göre, onların istediği “iyi (ölü)” olmayacağız.