[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Makaleyi dinle”]
MLM teoriyi kavramada, nesnel gerçekliğe uyarlamada sorunlarımız olduğunu söylemekten bir sakınca görmüyoruz. Çünkü daha güçlü kavrama, uygulamada ise daha yaratıcı olma hedefine sahibiz. Öznel gerçekliğine objektif yaklaşmak, onu değiştirme eyleminin ön koşuludur. İdeolojik gelişmişlik, teorik ve siyasal derinleşme yalnızca devrimin görevleri içindir. Bunu daha gelişmiş, sağlamlaşmış bir komünist hareket hedefinden kopuk düşünemeyiz. Stalin’in vurguladığı gibi “Doğru siyasal çizgi ortaya konduktan sonra örgütsel çalışma doğrudan siyasal çizginin kaderini başarısını ya da başarısızlığı dahil her şeyi belirler.” Alıntıda geçen “örgütsel çalışma”nın niteliği hakkında bir parantez açmamız gerekiyor: kendinde bulunan burjuva etki ve zaaflarla uzlaşmayan, bunlara karşı etkili bir mücadeleden geri durmayan örgütsel çalışma başarıya götürür. Önceki sayılarımızda bu burjuva zaaf ve etkiden kibir, sekterlik, parçalı düşünme gibi olguları ele almıştık, bunlara bürokratizmi ekleyerek devam edelim. Hiyerarşiye dayanan, yönetme gücüne sahip, bu gücü elinde tutan en gelişmiş (devlet gibi) araçlardan daha geri olanına kadar bütün siyasal oluşumlarda derecesi değişmekle birlikte bürokrasi mevcuttur. Bürokrasi sömürücü sınıfların siyasal aygıtlarıyla sınırlanmış değildir. O, demokratik halk iktidarlarında, sosyalist devletlerde de mevcuttur. Proletarya diktatörlüğü koşullarında kitlelerin yönetime daha çok ve daha etkili katılmasıyla bürokrasinin geriletilmesi (Lenin) hedeflenir. Sosyalizmde devlete -onun sönümlenmesi ve yok olması hedefiyle- ihtiyaç duyulması gibi bürokrasiye de bu politikayla ihtiyaç duyulur. Modern revizyonist-bürokratik diktatörlükler, sosyalizmde bürokrasinin burjuvazi için bir sera olduğunu, belli durum ve koşullarda burjuvaziyi nasıl semirttiğini göstermiştir.
Başkan Mao 1970 tarihli “Bürokrasinin Yirmi Dışavurumu” başlıklı makalesiyle sosyalizm koşullarında bürokrasiyi, onda burjuvazinin gelişiminin imkanlarını ortaya koymuştur.
İktidar mücadelesi veren komünist partilerinde bürokrasi geri düzeyde ve bir zorunluluk olarak; örneğin soruşturmalar, genelge ve bildirimler, başvurular vs. biçiminde mevcuttur. Bu partilerde önderlik tarzı olarak dışa vuran bürokratizm mevcuttur.
Bürokratik tarz siyasete değil, emir ve talimatların gücüne inanır. Örneğin “kitlelere gidin”, “kitleleri örgütleyin” der ama bunun hangi politikayla ve nasıl bir yöntemle yapılacağını açıklamaz. Hep görevlerden bahseder, “şu yapılsın”, “bu yapılsın” diye altındaki ilişkilere, kitlelere görev deklare eder; görevleri kavratma, görevler hakkında donatım daha güçlü sahiplenilmesi için ikna etmeye yönelmez. Sağımıza-solumuza hatta kendimize bakalım: hep “ileri kitleyi” örgütlemekten bahsedilir, birimlerin neden kurulmadığı söylenir, kitle çalışması yapılması gerektiği konuşulur. Bürokratik tarz veya bürokratik önderlik tarzı görev belirlemede değil, görev belirlemekle yetinilmesinde, görevin kavratılması, araç ve yöntemler hakkında yol gösterilmemiş olmasındadır. Böyle bir tarzın önderliği altında görevler başarılamaz veya kalıcı başarılar oluşmaz.
“Bürokrasinin bir belirtisi, kayıtsızlık ya da baştan savmacılık yüzünden çalışmada gevşekliktir. …buyrukçuluk da başka bir belirtidir” (Mao). Gerek “çalışmada gevşeklik” ve gerekse “buyrukçuluk” politikaya uzaklık, politikayla arasına koyduğu mesafeden kaynaklanır. Bürokratik tarzın bu özelliklerine, özellikle politik geçmişi olan semtlerdeki halkımız çokça tanık olmuştur. Çeşitli eylem ve etkinliklere katılımlarını istemek veya imkânlarını talep etmek için genellikle buyrukçu tarza başvurulmuştur. Sorunu kavratmayan, ikna etmekten uzak dayatmacı ve zorlamacı bir tarz olan buyrukçuluk, kitlelerin uzaklaşmasına, kopmasına, tepki biriktirmesine yol açmıştır. Diğer bir uç olan “çalışmada gevşeklik” de kitlelerin kopmasına götürür. Bu bürokratik önderlik tarzı güç ve imkanlarını devrim için seferber etmesi yönünde ikna edilmesi halinde, kitlelerin nasıl bir güce ve neye muktedir olduğunu kavramamıştır. Değişen koşullar, izlenen yanlış politikalara ek olarak uygulanan bu bürokratik tarz emekçi semtlerde kitlelerden kopuşa yol açmıştır. Çalışmada gevşeklik ve buyrukçu olan bürokratik tarzı Mao’nun söylediği gibi “Reddetmeliyiz, bizim kitleleri ikna edecek enerjik çalışmaya ihtiyacımız var.”
Kitleleri ikna etmek onun zihninde geçenleri, yaşamı içerisinde somut karşılığı olanı, önceliklerini, hissettiklerini bilmekle ve anlamakla ilişkili bir meseledir. Bu bizatihi “kitlelerden kitlelere” demektir. MLM kitle çizgisi anlayışı doğru bir önderlik tarzının da kapısını aralıyor. Doğru önderlik tarzı komünist hareketi kitlelerle buluşturan, birleştiren tarzdır. Kitlelerin gerçekliği yani içerisinde bulunduğu durum belirleyicidir, bu durumun kavrandığı ölçüde politikalarımız kitlelere dönük, somut ve gerçeğe dair olacaktır. Kitlelerin eğilimlerini veya taleplerini objektif biçimde tespit etmek MLM önderlik tarzı için bir basamaktır, genel siyasetimizi bu özel duruma uyarlamak gerekir. Yani kitlelerin talebinde içerili olan ve komprador patron ağalarının çıkarlarıyla çatışan talepleri iktidar mücadelemize bağlamamız gerekir. Kitleler adına geliştirildiği söylenmesine rağmen kitlelerin zerre ilgi göstermediği politikalar hiç de az değildir. Kitlelerin durumu, öznel ve nesnel gerçeklikleri incelenerek değil, kendi düşüncelerinden hareketle biçimlenmiş politikaların kitleler arasında bir karşılık bulması olası değil. Bu nokta MLM önderlik tarzı ile bürokratik-öznelci önderlik tarzı arasındaki önemli ayrım noktasıdır. Mao şöyle diyordu:
“Mücadele sertleştikçe öznelci ve bürokratik önderlik yöntemlerini bütünüyle yok etmek için komünistlerin önderliklerini geniş kitlelerin talepleriyle daha sıkı kaynaştırmalarına ve genel çağrıları özel rehberlikle daha sıkı birleştirmelerine daha çok ihtiyaç duyulacaktır. Öznelciler ve bürokratlar, önderliği kitlelerle ve geneli özelle birleştirme ilkelerini anlamazlar; Parti çalışmasının gelişmesini büyük ölçüde engellerler. Öznelci ve bürokratik önderlik yöntemleriyle mücadele etmek için, bilimsel Marksist önderlik yöntemlerini genişlemesine ve derinlemesine yaygınlaştırmalıyız.” (Mao Zedung, Seçme Eserler, 3. Cilt, sf:128)
Bilimsel MLM yöntem, gerçeği olgularda aramaktır. Kitleler özgülünde olgu kitlelerdir, arayacağımız gerçek ise kitlelerin çelişkileri, bu çelişkiler içerisinde verili aşamada öne çıkandır. Kuşkusuz her gün yirmi dört saat kitleler arasında olmak kitlelerin gerçekliğine bizi götürmez. Bunun için koşulları, kitleleri incelememiz gerekir. Kitle çalışmamızın önemli sorunlarından biri budur, yani kitleler içerisinde “yoğun” diyeceğimiz çalışmalara rağmen çelişkilerine, sorun ve taleplerine yabancı durumdayız. Bu koşullar edilgen olmaya, çalışmada gevşekliğe doğru yönelmemize veya buyrukçu tarzı beslemeye yol açar. Kitlelerden kopuk olmayı dört duvar arasında yaşamakla sınırlamayalım, bunun bir de derya içre olup, deryayı bilmez hali var. Kitleri incelemeden uzak durur, rutin işlerimizle sınırlı bir kitle ilişkisi geliştirirsek önderliği kitlelerle, geneli özelle birleştirme tarzına hayat vermemiz nasıl mümkün olsun?
Kolektif içerisinde bürokratik tarzdan bahsedebilir miyiz? Evet bahsederiz. Balık tutmayı öğretmeye kalkışmayan, yürünecek yol hakkında bilgi vermekten uzak duran, karşı karşıya gelinmesi muhtemel sorunlarla ilgili donatmayan, görev saptamakla, görev vermekle kalan tarz bürokratik tarzdır. Oysa Mao yöntem sorunu çözülmeden görev hakkında konuşmak yararsızdır, diyordu. Aynı bürokrat tarzı kitle çalışmasında da rastlıyoruz. Kendimizi ve yoldaşlarımızı inceleyelim, bürokratizm gibi üzerimizdeki burjuva etkilere, zaaflara karşı etkin bir mücadele yürütelim.