Yayın faaliyetimizde “zorunlu” bir aranın ardından “Özgür Gelecek İçin Yeni Demokrasi” olarak 3 Ocak 2018’de 1. sayımızı yayımladığımızda şöyle demiştik: Partizan’dan Yeni Demokrasi’ye, İşçi Köylü ve Özgür Gelecek’ten tekrar Yeni Demokrasi’ye uzanan yayın çalışmalarımız, Marksist-Leninist-Maoist çizgi ve İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini referans alarak yeniden devrimci basının güçlü seslerinden biri olacaktır. Aradan geçen dört yıllık zaman dilimi içinde gazetemiz belirlenen hedefleri gerçekleştirme gayreti ve çabası içinde olmuştur.
Gazetemiz Yeni Demokrasi basılı yayın ve internet yayıncılığı bakımından devrimci basının güçlü seslerinden biri olmayı esasta başarmıştır. Çünkü, yine ilk sayımızda belirttiğimiz gibi reformizm, anarşizm ve düzeniçiliğin öne çıktığı, kitlelerin devrim potansiyelinin reformist sularda boğulduğu bir dönemi yaşıyorduk ve bu şartlarda en başta devrim ve iktidar bilincinin işlenmesi; güçlendirilmesi gerekiyordu. Saflarımızdan kopan sağ tasfiyeci grup da dahil olmak üzere reformist, revizyonist, düzeniçi çizgi ve eğilimlerle ideolojik mücadeleyi yükseltmek de bu gerekliliğin önemli bir parçasıydı ve gazetemize bu konuda önemli sorumluluklar düşüyordu. İşte esasta başarılı dediğimiz dönemin koşulları içerisinde anlam bulan bu sorumluluktu.
Gazetemizin emperyalizmin ideolojik kuşatmasına karşı proletaryanın ideolojisini yayma, onu başta kolektifimiz olmak üzere en geniş kitlelere anlatma görevi sınıf mücadelesinin gündemleriyle ilişkilenme ve bu gelişmeleri doğru biçimde analiz ederek çözüm gücünü yansıtmasıyla mümkün olacaktı. Yayınımız 15 günlük zaman zarfı içinde sınıf mücadelesinin gündemlerini yakalamada, bir bütünlük içinde bu gündemlere dair politikaları yansıtma da olumlanması gereken bir çaba içinde olmuştur. Gerek sistemin saldırıları gerekse de buna karşı oluşturulması gereken politika ve araçların taşınmasında kendisine biçilen misyonla uyumlu adımlar atmaya çalışmıştır.
Gazetemizin hemen her sayısında hayata geçirmeye çalıştığımız bu politik yönelimin derinleşmesi, zenginleşmesi ve değiştirici bir nitelik kazanması yine belirlenen politikanın kavranması ve hayata geçirilme çabasından bağımsız değildir. Bu anlamda “tekrar” olarak tartışılabilecek tüm konu başlıkları esas olarak kolektifin sorunlarıyla birlikte düşünülüp tartışılmalıdır. Mevcut “tekrar”ları ortadan kaldıracak, pratiği zenginleştirecek ve politikayı derinleştirecek olan pratiktir ve mevcut durumda bizim zayıf olduğumuz temel noktalardan biridir.
Dört yıllık zaman dilimi içinde yaşadığımız temel sorunumuz yayınımızın dağıtım sorunudur. Kuşkusuz bu sorunda kolektife ait bir sorundur ve özünde kitlelerle kurduğumuz bağların zayıflığı ve yetersizliği yatmaktadır. Kitlelerle ilişkilenme düzeyimiz, onun yaygınlığı ve etkisi gazetemizin dağıtımını, dağıtım ağının oluşturulmasını da belirlemektedir. Yine ilk sayılarımızda da ifade ettiğimiz gibi gazetemizin dağıtım sorunu olarak tariflediğimiz sorun kaba haliyle bir matematik sorunu değil, kitlelerle ilişkilenme sorunudur. Bu tartışmayı daha da derinleştirdiğimizde siyasi iktidar bilinci ve devrim bilincimizdeki sorunlarımıza kadar bizi götürecektir. Bir görev savma olarak gazetemizin dağıtımını gerçekleştirmek değil, kitleleri örgütleme, devrim mücadelesine kanalize etme görevimizin bir parçası olarak gazete dağıtımını görevini kavramak ve anlamak. Gelinen aşamada üstesinden gelebildiğimiz, aşıp geride bıraktığımız sorunlarımızdan biri değil dağıtım sorunu. Sorunu aşmak için gerekli olan bilinci henüz kolektifimizde oluşturabildiğimiz, sorunun önemini kavrayabilmiş değiliz. Bunu başaramadığımız içindir ki dağıtım sorunu henüz aşabildiğimiz bir sorun değildir.
Bu sorun aynı zamanda gazetemizin örgütlülüklerden beslenme ve daha canlı ve dinamik çıkmasını da belirleyen bir sorundur. Kitlelerle bağı zayıf olan örgütlülüğün kitlelerin sorunlarına vakıf olması, ona bilinç taşıması, onu örgütlemesi de mümkün olmamaktadır. Daralan kitle ilişkilerinin şekillendirdiği daralmış faaliyet, ezberlenmiş çalışma ve belirlenmiş “görevlere” yürüyen örgütlülüğümüzün gazetemizi beslemesi, onu daha canlı ve dinamik bir yapıya kavuşturması da mümkün olmamaktadır. Bugün yaşadığımız temel sorunlarımızdan biri de budur.
Gazetemizin kolektiften beslenme konusunda çabasını artırması demek pratik çalışmalara yönelimi, somut durumun ve söz konusu tezahürlerin incelenmesini de beraberinde getirmektedir. Yani daha yoğun bir çalışma demektir. Ancak mesele tek başına yoğunluk değil gazeteyi kitleyle canlı siyasi bağlar ve pratik ilişkiler içerinde çıkarabilmek demektir.
Gazetemizin kitleyle temasını sağlayacak asıl faktör, kolektif bir yayın olması yani bir örgütlülüğün parçası olmasıdır. Yine ilk sayımıza göndermeyle tekrar etmeliyiz ki her okur ve dağıtımcı aynı zamanda gazetemizin yazarı, üreteni ve bilgi kaynağıdır. Her okur ve dağıtımcı öneri ve değerlendirmeleriyle gazetemizin gelişimini sağlayan doğal editörlerdir. Bugün örgütlülüğümüzün yayınlarımıza olan katkısını ve yayınımızın kolektif niteliğini daha fazla geliştirme göreviyle de yüz yüzeyiz. Genel kalan, kendini tekrar eden ve zayıf kalan yanlarımızın açığa çıkması ve giderilmesi bu yolla daha kolay olacaktır. Kitleyle bağları zayıf kalan, yeterince ondan beslenemeyen ve aynı zamanda da ideolojik olarak kitleleri beslemede yetersiz kalan bir yayını geliştirmenin yolu ancak kolektif bir çabanın ürünü olabilir. Bu nedenle özellikle bu dönemde doğal muhabirliğe, içerik üretimine, gazetemize dönük katkı ve değerlendirmelere daha fazla ağırlık verilmelidir. Her bir yoldaşımız ve okurumuz, basılı yayın veya internet yayıncılığıyla birlikte, gazetemizin kendini geliştirmesi ve kitleye ulaştırılması için daha fazla rol almalıdır. Gerekirse çeşitli alanlarda bunun için bir iş bölümüne dahi gidilebilmelidir. Zira üretiminden basım ve dağıtımına kadar bu kadar emek harcadığımız gazetemizin nitelikli olması ve faaliyetlerimize azami katkıda bulunması için her birimizin yapacağı bir şey olmalıdır.
100. sayımız aynı zamanda 2021 yılının son ayına denk gelmektedir. Bu süreçte yapacağımız değerlendirme, eleştiri ve önerilerle yeni yılda gazetemizi her bakımdan daha nitelikli, ilgi çekici ve yaygın kılabiliriz. Ancak kolektif olarak zayıflıklarımızı giderebileceğimizi biliyor ve bunun için her bir okurumuzun katkısını bekliyoruz.