HABER MERKEZİ- Metris Hapishanesi’nde aynı koğuşta bulunan ve fiziksel engeli olan 3 siyasi tutsak “kaçma şüphesi” bulunduğu gerekçesiyle tahliye edilmiyor. Tutsaklardan biri boyundan aşağı felçli, biri ATK raporuna göre yüzde 98 engelli, bir diğeri ise eli olmayan bir verem hastası.
Metris R Tipi Kapalı Cezaevi’nde 3 engelli hasta tutuklu insanlık dışı koşullarda tutuluyor. Tutuklulardan 2’si kendi ihtiyaçlarını karşılamayacak derecede ağır engelli. Aynı koğuştan kalan Sedal Yıldırım (27) yüzde 98 engelli, Abdullah Turan’ın (23) ise boynundan aşağısı felçli. Engin Aktaş’ın (32) da bir eli yok, verem hastası. 9 yıldır tutuklu olan Aktaş hakkında Adli Tıp Kurumu 5 defa cezaevinde kalamaz raporu verdi, ama ATK raporuna rağmen diğer iki koğuş arkadaşı gibi kaçma şüphesi var, gerekçesiyle tahliye edilmiyor.
3’Ü DE AYNI KOĞUŞTA
Serdal Yıldırım, cezaevine girmeden önce 2009’da geçirdiği bir trafik kazasında belden aşağısı felçli kalırken, 12 ameliyat geçirdi. 2015’de yapılan bir ihbar nedeniyle gözaltına alınıp tutuklanan Yıldırım, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “Yüzde 98 engelli, tahliye edilebilir” raporuna rağmen, Metris R Tipi Hapishanesi’nde tutuluyor. Kızıltepe Emniyet Müdürlüğü’nün “toplum güvenliği için problem teşkil edeceği” yönündeki beyanı esas alınması sebebiyle serbest bırakılmayan Yıldırım için avukatlarının bu yıl içinde yaptığı tahliye başvurusu da savcılık tarafından “toplum için tehlikeli” denilerek reddedildi.
REPORLARA RAĞMEN BIRAKILMIYORLAR
Abdullah Turan ise Trabzon Beşikdüzü Cezaevi’nde tecritte karşı açlık grevi sürecinde yaşamına son verme eylemi yaparken boynundan aşağısı felç kaldı. Trabzon’daki Eğitim Araştırma Hastanesine kaldırılan Turan, istihbarat ve TEM’den gelen polislerin Turan’ı “beni arkadaşlarım attı” biçiminde ifade vermeye zorlarken, boynundan aşağısı felç olduğu için, bu sırada sürekli kafasına vurulmuş. Gardiyanların ve onunla ilgilenen sağlık personelinin kötü muamele ve işkencesiyle birlikte Trabzon Eğitim Araştırma Hastanesi’nde 50 gün kalan Turan, iyileşmeden Metris R Tipi Cezaevi’ne götürüldü. Boynundan aşağısı felçli olan Turan, ATK “ cezaevinde kalamaz” raporu verdiği halde, halen tahliye edilmiyor.
KAÇMA ŞÜPHESİ VAR
Serdal Yıldırım’ın ağabeyi Sedat Yıldırım, kıpırdayamaz bir halle gelen kardeşinin yaşadıklarının insan onurunun ayaklar altına alınması olarak gördüğünü belirterek, yerinden kıpırdamayan bir insan için kaçma şüphesi gerekçesiyle bırakılmamasının izahını istedi. ATK raporuna rağmen kardeşinin bırakılmamasını “Kürt düşmanlığı” diye tanımlayan Yıldırım, “Bunun başka bir izahı olamaz bu kadar düşmanca bir yaklaşım olamaz. Sadece nefes alıp veren kardeşim bırakılmıyor. Ölmesi bekleniyor. Beline platin takılan kardeşim, 6 ay önce gardiyanın kendisine su vermemesi üzerine su içmek için çabalarken, ranzadan düşerek platinlerin kaymasına yol açtı. Çete kuran, adam öldüren, küçük çocuklara tecavüz edenler serbest bırakılıyor, ancak tanık ifadesi ile tutuklanan kardeşim bırakılmıyor. Tanık ifadesini geri çekmesine rağmen bırakılmıyor. Kaç defa başvurduk ancak yine de bırakılmıyor. Önceden verilmiş bir karar olduğu için her başvuru ret ediliyor” dedi.
‘BU İŞKENCEYE DERHAL SON VERİLMELİ’
Koronavirüsün cezaevleri için oluşturduğu tehlikeye dikkatİ çeken Yıldırım, “Kardeşim ve 2 engelli aynı koğuştalar. Virüs olduğu için onlara bakmakla yükümlü olan kişiler yanlarına gidemiyor. Gitseler virüs kaparlar. Onları bıraksınlar, biz evde bakarız. Acil bir şekilde bırakılsınlar” dedi. Turan’ın babası Mehmet Zahit Turan ise oğlunun kıpırdayamaz biçimde yattığını, vücut fonksiyonlarının neredeyse tamamen iflas ettiğini ve vücudunda yatmaktan ötürü açık yaralar oluştuğunu ve bu yaralar yüzünden sürekli acı çektiğini kaydetti. Cezaevi yönetiminin 3 engelliyi baş başa bıraktığını ve 3’ünün kendi imkanları ile geçindiğini belirten baba Turan, “Susadığını söylediğinde gardiyanlar su vermediği için bir iple başparmağına bağlanan ve ucu parmağına geçirilen plastik bir hortumdan su içiyormuş. Tedavi edilmediği gibi insanlık dış, onur kırıcı muamelelere ve işkenceye maruz bırakılıyor ve tutuklu kaldığı her gün bu işkencenin devamı demek. Bu işkenceye derhal son verilmeli” diye konuştu.
‘OĞLUM TUTUKLU TECAVÜCÜLER SERBEST’
Baba Turan, oğlunun Suriye topraklarında IŞİD’e karşı savaştığı için şu an cezaevinde tutulduğunu hatırlatarak, bu durumda İŞİD’e karşı savaştığını iddia eden Türk askerlerinin de suçlu olduğunu söyledi. Oğluna yapılan insanlık dışı uygulamanın sona ermesi için kamuoyuna duyarlılık çağrısı yapan baba Turan, tecavüzcülerin bırakıldığı bir ülkede İŞİD’e karşı savaşan oğlunun bırakılmadığını hatırlattı. (Mezopotamya Ajansı)