Sınıf mücadelesinin tek düze ilerlemediği, kimi dönemlerde geri çekilerek zayıfladığı kimi dönemlerde ise şiddetlendiği bilinmektedir. Geri çekilmenin ve şiddetlenmenin, bir dizi nesnel ve öznel nedenleri elbette vardır. Kuşkusuz bu arka planda mevcut olan nedenler, başta ekonomi, politik, askeri vb. olmak üzere karmaşık bir mozaik olma niteliğindedir. Bu mozaiğin çözülmesi önemli ve zaruridir. Zira sınıf mücadelesinin somut durumu halinin gelmiş olduğu boyutu vermektedir.
“Devrimci sınıf görevini gerçekleştirmek için, toplumsal faaliyetin istisnasız bütün biçimlerine ya da yönlerine vakıf olmayı bilmek zorundadır. İkincisi, devrimci sınıf bir biçimin yerine hızla ve aniden bir başka biçim almasına hazırlıklı olmak zorundadır.” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt 10, s.156) Aksi taktirde pratik sahada faaliyetçilerin olay ve olgular karşısında afallaması ve yabancı kalması, peşi sıra ise kendiliğindenliğe hapsolması kaçınılmazdır. Yakın dönem içerisindeki geçmiş pratiğe bakıldığında, sürdürülmüş tarzın, toplumsal çelişkilerle ne derecede içli dışlı olduğu rahatlıkla görülmektedir.
Bu nedenle MLM’ler toplumsal gelişmelerin biçimlerine ve özüne vakıf olmayı bilmek zorundadır. Çünkü mevcut ülke gerçekliğimiz yapısı ve güncel gelişmelerin çeşitliliği birçok değişikliği her an yaratabilme kabiliyetine sahiptir. Örneğin, hareketli ve şiddetli dönemlerin ne zaman geleceğini önceden kestirmek her daim mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlarda olayların seyrine kapılmadan, temkinli bir şekilde, gelişmenin biçimi ve özünü açığa çıkartmak birincil hedeftir. Ancak böyle bir tahlilin yapılması koşulunda, yönelim tüm esas ve tali yanları belirlemiş olur. Burada bir parantez açarak yönelimin somutlaşması olarak ifade ettiğimizin devrimin stratejik rotası olmadığını belirtmek gerekiyor. Ki bilinmeli ki devrimin stratejik yolu sosyo-ekonomik yapı ve bunun ortaya çıkartmış olduğu sonuçlarla bağlantılıdır. Burada belirttiğimiz ise ekonomik, politik, kültürel mecrada aniden gelişen ve patlak veren nesnel gelişmelerdir.
Tekrar yinelemek gerekir ki böyle bir “değişiklik otokratik bir ülkede muazzam hızlı olur” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt 2, s.189) Onun için devrimci hareket daima hazırlıklı olmak zorundadır. Fakat hazırlıklı olmayı herhangi bir biçimi kuşanmak anlamında kavramanın hatalı olacağı aşikardır. Hazırlıklı olmaktan kastedilen yukarıda bahsedilen hususun bilince çıkarılması ve bu minvalde teorik, pratik donanım demektir. Gerekli hazırlıklar yapıldığı taktirde aktüel gelişmelerle doğru bir sınıfsal temelde ilişkilenme söz konusu olacaktır.
Durgun ve hareketli dönemlerin patlak vermesi aynı zamanda kimi mücadele biçimlerini de ön plana çıkartmaktadır. Gelişme bir bakıma stratejik pencereden bakıldığında aykırı görülebilir. Devrimci hareketin zayıflığı tam da böyle durumlarda mücadele alanlarını-biçimlerini tekil olarak ele almasından ve birbiriyle bağlantısını oluşturamamasından kaynaklanmaktadır; birini diğerinin karşısına koyması ve yeri geldiğinde birini rehber edinirken diğerine hiçbir yaşam şansı tanımamasından dolayıdır.
Oysa MLM’ler bu gibi somut koşullarda nesnel sürece gözlerini kapayamayacağını bilmelidir. Bununla birlikte sürece müdahil olması elzemdir. Tabii ki böyle bir pratiğe girildiğinde MLM’ler devrimin stratejik halkasını ve bu halkaya bağlı esas ilkeleri terk etmemeli ve unutmamalıdır. Bilakis nesnel süreçte cereyan eden mücadele koşullarını taktik açıdan kavraması ve değerlendirmesi gereklidir. Ve tüm enerjisini esas halkayı güçlendirecek ve pekiştirecek şekilde ele alması gerekmektedir.
Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında, geçmiş dönemlerde ortaya çıkan görece barışçıl koşullara bakıldığında gelişen legal mücadele olanakları ile devrimci-komünist bir tarzda ilişkilenilemediği görülmektedir. kuşkusuz belli bir ilişkilenme söz konusudur. Fakat bu ilişkilenme düzeyi devrimci-komünist perspektifte olmadığı için getirisinden ziyade götürüsü ön plana çıkmıştır. Sonuçta ise illegal çalışma tarzında aşınmalar yaşanmasına; iktidar perspektifli düşünmenin zayıflayarak günü kurtarma aracına dönüşmesine; örgütsel bünyede liberalleşmenin boy vermesine… gibi birçok dejenerasyonun yaşanmasına neden olmuştur. Demek ki yakın süreçte yaşadığımız pratikler gösteriyor ki ani ve hızlı gelişen süreçlerle ilişkilenmemiz oldukça zayıftır. Bu sebeple halihazırda mevcut olan eksikliğin giderilmesi başlıca görevler arasında olmak zorundadır. Öte yandan legal ve demokratik olanakları en geniş sınırlarına kadar kullanmada başarılı olmalıyız. Zira, “illegal ve legal çalışmanın birliğinin kesin, ilkesel zorunluluğu sadece mevcut dönemin, proletarya diktatörlüğünün öngünü döneminin özelliklerini toplamı tarafından değil, aynı zamanda komünistlerin ele geçiremeyeceği hiçbir çalışma sahası, hiçbir çalışma alanı olmadığını ve olamayacağını burjuvaziye kanıtlama zorunluluğu tarafından da belirlenir.” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt 10, s. 192,193) Bugün legal çalışmanın illegal çalışmaya kanalize edilemediği durumda, uzun soluklu mücadele edebilecek bir örgüt yaratılamayacağı bellidir. Çünkü düşmana açık olma, aynı zamanda hareket ve yönelimin ifşa olmasına yol açmaktadır. Böyle bir tabloda ise karşı devrimin çeşitli saldırılarına maruz kalmak kaçınılmazdır. Bundan da anlaşılıyor ki illegal ve legal çalışma alanları hiçbir şekilde tekil olarak ele alınamaz. Dolayısıyla esas ve tali mücadele biçimlerinin birliği demek tüm olanakları devrim hedefine sistemli bir şekilde kanalize etmek demektir.
Sonuç olarak, ülke gerçekliği gösteriyor ki durgun ve hareketli dönemler her an gelişme özelliği taşımaktadır. MLM’lerin aniden patlak veren nesnel sürece hazırlıklı olmaları elzemdir. Diğer yandan sürecin biçimi ve özünün analiz edilmesi esas görevlerimizi uygun bir şekilde ele alınması planlamalıdır. Sınıf mücadelesine en ufak şekilde ivme katacak her gelişmeye ve mücadele biçimine kayıtsız kalınmamalıdır. Ayrıca bilinmesi gerekir ki nesnel gelişmelere doğru bir özne tarafından yön verilirse işlevli bir yapıya kavuşacaktır.
*Bu yazı 11 Ekim 2018 tarihli Yeni Demokrasi gazetesinin 20. sayısında yayımlanmıştır.