Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası vesilesiyle Proletarya Partisi şehitlerinin ailelerinden evlatlarını anlatmalarını istedik. “Şehit Aileleri Evlatlarını Anlatıyor” serimizin ikinci anlatımında 2016 yılında Dersim’de ölümsüzleşen Proletarya Partisi Militanı Samet Tosun yer alıyor. Okurlarımızın ilgisine sunuyoruz…
“Samet’in Yerini Kimse Tutamaz”
Yedi aylıkken emeklemeden yürümesinden anlamalıydım yaşı küçük olsa da adımlarının hızlı olacağını. Köyde büyüdü Samet. Köydeki yaşlı, genç ve çocukların maskotuydu, yediden yetmişe herkes severdi. Dili hafif peltek olduğu için konuşması daha sevimliydi. Hayvanlara aşırı düşkündü, çok severdi hayvanları. Köy yerinde köpek ve at fazlaydı. Bir gün bir köpek yavrusunu anasının yanından alıp köyde bulunan otobüsün içine bağlıyor. Oğlum anasını emecek öyle büyüyecek desek de söz dinlemedi. “Ben daha güzel bakarım” diyor. Yapma oğlum etme oğlum desek de vazgeçirmedik, zaten inattı. Kendi dediğini yapan kararlı ve asla geri adım atmayan bir özelliği vardı çocuk yaşta bile. Köpek yavrusu daha hızlı büyüsün diye çiğ hamsi balıklarını yediriyor ve yavru ölüyor tabii, bunun üzerine babaannesine “senin yüzünden öldü” diye yapmadığını bırakmıyor. Ayağı kırılan atı dedesi acı çekmesin diye vurmak istiyor Samet de vurmaması için ayağına yapışıyor, dedesinin eli titriyor vuramıyor atın öldüğünü sanıyor eve geldi kıyamet ağlıyor. Sanki evden cenaze çıkmış. At dağdan sürünerek iniyor köye, atın ölmediğini görünce sevincini bir görseydiniz. Ama hayvan acı çekiyor perişan. Bir gün ırmağa yüzmeye gittikleri gün atı amcası vurdu. Tüfek sesini duyunca koşarak eve geldi yine babaannesine atı sen öldürdün diye kafayı taktı. Babaannesi kurbağadan korkardı dereden kurbağa yakalayıp kadının üstüne atmak mı dersin, yılanları yakalayıp babaannesini korkutmak mı dersin kadına bildiğin eziyetler etti.
Köydeki çok insan bize verin bu çocuğu derlerdi. Çok dobra ve hazır cevap olması nedeniyle sevilirdi. Dedesi “en sevdiğim” derdi Samet için. Evde en çok o sevilirdi. İstanbul’a gelince okumak istemedi okula verelim dedik, beni okutursanız köye kaçarım dedi çok erken yaşta işçi oldu. İş yerinde ramazan orucu tutuluyor, tabii Samet oruç tutmuyor sonra ramazan paketi vermiyorlar oruç tutmayana paket yok diye. Samet tabii “sizin de paketinizin de” deyip işten çıkıyor. Sonra patronlar geldi Samet biz senden memnunuz gel çalış “yok ben gelmem siz ayrımcılık yapıyorsunuz “dedi. Ve bir daha gitmedi o işe. Asla boyun eğmezdi ve para için kimseye eyvallah etmezdi.
Kazandığı parayı hiç harcamazdı, biriktirirdi. Gittikten sonra bile dolapların üzerinden paralar çıktı. Paraları biriktirip babama ev alacağım, dedeme at alacağım derdi. Tutumluydu ama bir o kadar da merhametliydi. Buradan bisiklet aldık, köye gitti bisikleti köyde yoksul bir çocuğa verip geldi “Taksiti bitmeyen bisikleti neden verdin oğlum?” dedim “Ne yapım anne o çocukların alacak durumu yok” dedi. Mahalleye yeni taşınan bir komşu pazardan gelirken elinden poşetlerini almış tabii, kadın şaşırmış, “Abla sen bizim komşumuzsun aynı sokakta oturuyoruz” deyince kadın poşeti veriyor. Çalışkan, üşenmeyen özelliği vardı. Ev de bana yardım ederdi. Çok temizdi abisinin yaz kış üstü kirli olurdu ama onun kışın bile paçasında bir leke bile olmazdı. Kıyafetlerine özenle bakardı. Bir tane kazağı vardı hep onu giyerdi. Derdim “Oğlum başka rengini alalım” ama o “Yok ben bunu giyeceğim. Ben bu rengi seviyorum” derdi, kazağı siyah yeşil çizgili. “Bana ayakkabı parası ver, otuz lira yeter” dedi bir gün, ben de “Bozuk para yok yüz lira vereyim” dedim, “Yok bana otuz lira ver” diye tutturdu. En sonunda bozdurup otuz lira verdim. Çok marifetli ve çok pratik zekâydı. Elinden gelen bir iş varsa kendisi yapardı. “Pazarda ne kadar harcıyorsun, evi nasıl geçindiriyorsun anne?” derdi, ben de derdim “Oğlum sana ne evin geçiminden” küçücük yaşında her şeyi düşünürdü. “Babama ev alacağım, seni saraylarda yaşatacağım” derdi. Babasına çok düşkündü.
Dedesinden hep eskileri anlatmasını isterdi. Devrimcileri anlatınca dedesine “Bir daha anlat dede” derdi. Marşlar söyletirdi dedesine. Dedesi Yılmaz Güney’le aynı hapishanede kalıyor ama görmüyor onu anlatırdı, Samet heyecanlanır “Dede bir daha anlat ne olur” derdi.
Karakola düştü, gittim aldım dedim ki “Oğlum senin yaşın küçük bir daha yapma, yaşın tutsun sonra ne yapacaksan yap” dedim. “Bana söz ver” dedim, ısrar ettim “Tamam anne, söz” dedi. Evden çıkınca “Ben sana söz falan vermedim, yine giderim ben” dedi. Arkadaşlarının hepsi kendinden büyüktü. Kapıya gelir Samet’i beklerlerdi bir yere gitmek için.
Beni her kapıdan çıkarken öperdi. Bazen kızardım işe giderken yavaş olun beni uyandırmayın diye ama bir şeyi bahane eder odama girer beni öperdi. Gittiği gün beni öpmedi. Dışarı çıktım, Samet beni öpmedi bugün dedim, eve geri geldim. “Samet beni öpmedin” dedim ben öptüm ama o beni öpüyormuş gibi yaptı. O akşam işten geldim ev de yok. Dedim yürüyüşe falan gitmiştir. Çünkü bazen geç geliyordu hatta daha önce Sivas ve Çorum’a gittiğini biliyorum onun için belli bir saate kadar bekledim. Abisi dedi “Anne o daha gelmez” dedi. “Niye gelmez oğlum?” dedim, “Yaşı tutuyor artık” dedi. Kimlikte iki yaş büyüktü. Ama on altı yaşındaydı.
O zaman çok tepkiliydim ama şu an çocuğumun görüşü diye düşünüp saygı duyuyorum. O zaman öyle düşünmüyordum çünkü yaşı çok küçüktü. Devrimci olması kötü değildi. Ama başka türlü mücadele etseydi diye düşündüm. Çok kızdım hepinize o zamanlar, hepinizin burnundan getirdim. Samet pirinç pilavını ve tavuğu çok severdi, uzun zaman yapmadım. Bütün akrabalarım bize düşman oldu. Bize nispet olsun diye Türk bayrakları astılar. Benim çocuğumu diğer çocuklarıma değişmem çünkü o anlayışlı, vicdanlı, dürüsttü. Onu ayrı kılan da zaten o özellikleriydi. Ben her zaman “Hayat sizin hayatınız” derdim, yanlışı söylerdim; ama ısrar ediyorlarsa karışmazdım, onun için Samet’e seçtiği yol için değil çok erken seçtiği için tepki gösterdim.
Kızgındım ama şimdi diyorum ki çocuğum bunları tercih etmiş. Anne olarak düşündüğünde gerçekten çok zor duygular yaşadım. Samet’in yerini hiç kimse tutamaz, kendi çocuklarım dahi tutamaz. Ama yaşam devam ediyor ve bugün artık birçok çocuğum var.