Proletarya Partisi ocak ayının son haftası olan Parti ve Devrim Şehitleri Haftası için açıklama yaptı.
tkpml5.net internet sitesinde yayımlanan açıklamada “Partimiz azim ve kararlılığını, tüm tasfiyeci sürece, umutsuzluk ve yılgınlığa karşı çizgisine olan güven ve ölümsüzlerimizin yönlendirici gücüyle korumaktadır.” denildi.
TKP/ML MK-SB imzalı, “Ölümsüzlerimiz Daha İlerde Örgütlenme, Daha Güçlü Savaşma Gerekçemizdir!” başlıklı açıklamanın tamamı şu şekilde:
Şehitlerimiz, proletaryanın ve halkın kurtuluş davasının bilinci ve ruhu, bu uğurda son nefesine kadar savaşma iradesidir. Kurtuluş mücadelemizin zaferine bağlılık ölümsüzlerimizin iradesinde somutlaşır. Şehitlerimiz, sürdürülen mücadelenin enerjisi, yenilginin yarattığı umutsuzluğun dağıtılmasının temel gerekçesidir. Şehitlerimiz, davamızın en seçkinleri, en ileri özneleri olmayı ortaya koydukları nihai tutumla belirginleştirirler. Onları ayrıcalıklı kılan, özellikli hale getiren, bilincimizi berraklaştırmalarını sağlayan şey de budur.
Bu durum ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesi yürüten devrimci ve komünistlere zorlu yolu, gereken bedelleri kavrayışa çevirmeyi, mücadelede kararlı olmayı ve tüm bunların bilgisine kesin şekilde ulaşmayı sağlayan belirleyici bir etkendir. Partimiz 1978’de 1. Konferansıyla önder yoldaş İbrahim Kaypakkaya sonrası ilk yenilgisinin üstesinden gelmiştir. Parti örgütlülüğünün, İbrahim yoldaşın çizgisi doğrultusunda merkezileşmesi sağlanmış, savaşçı bir parti yaratma iddiasının parçası olarak devrim ve komünizm davasında ölümsüzleşenlerin mücadele için ne kadar önemli olduğunu kavrayan bir karar oluşturmuştur. Ocak ayı içerisinde kaybettiğimiz Enternasyonal Proletaryanın büyük ustası Lenin, Alman devriminin önderleri Karl Liebnecht ve Rosa Lüksemburg, TKP kurucusu Mustafa Suphi ve 15 yoldaşı, partimizin ilk kadrolarından Ali Haydar Yıldız ve nihayet önderimiz İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesiyle sonuçlanan tutuklanmasının başlangıcı olması vesilesiyle bu ayın son haftası “Parti ve Devrim Şehitleri Haftası” olarak ilan edilmiştir.
Partimiz kararın alınmasından sonra Halk Savaşı yolunda, savaşçı bir parti inşa etme tutumuyla yüzlerce kadrosunu, üye ve militanını ölümsüzlüğe uğurlamıştır. Devrimimizin başından sonuna silahlara dayalı yapısı, kararlı ve ısrarlı bir politik çizgiyi zorunlu kılmıştır. Bu çizgi gerilla savaşında ısrar, iktidarın namlunun ucunda olma gerçekliğinde sebat eden bir iradedir. Savaş meydanlarında yaşadığımız her kayıp, parti çizgisine taşınan kan ve devrim mücadelesine aşılanmış inanç olmuştur. Mevziler bu bilinçle doldurulmuş, her bir yoldaşımız ölümsüzlerimizin izini takip etmiş, onların “bizden daha iyisini yapın” mesajına sadık kalmıştır.
Türk, Kürt ve Çeşitli Milliyetlerden Halkımız,
Gericiliğin “silahlı mücadelenin devrinin bittiği” yaygarası yaptığı son 40 yılda dünyada ve ülkede ulusal ve sosyal kurtuluş mücadeleleri kesintiye uğramamıştır. Evet gerileme olmuş, büyük yenilgiler alınmış ancak mücadele sürdürülmüştür.
Bugün de bu mücadeleler çeşitli düzeylerde ve biçimlerde sürüyor. Emperyalist dünya sistemi ezilen ulus ve halklara durmaksızın saldırılarını sürdürüyor. Emperyalist güçler ve onların uşak devletleri yoğunlaşan bir kriz ortamı içinden geçiyor. Bu kriz emperyalistler arası çelişkileri yoğunlaştırırken pazarlardaki paylarını genişletme mücadelelerini tırmandırıyor. Bu ise askerî seçeneği daha fazla devreye sokuyor.
ABD-İngiliz emperyalizmi ve bir bütün Batı emperyalist ittifakı, kendi iç çelişkileri yanında özellikle Rus emperyalizmini kuşatan askerî bir yönelime yoğunlaşıyor. Bu yoğunlaşmış savaş kışkırtıcılığı, Rus emperyalizminin sınır komşusu Ukrayna üzerinden hayata geçirildi. Rusya bu kışkırtıcılığa Ukrayna işgali ile karşılık verdi. Emperyalistler arası çelişkiler bugün Ukrayna-Rusya cephesinde yoğunlaşıyor.
Emperyalist savaş kışkırtıcılığının bir başka yoğunlaştığı alan ise Orta Doğu’dur. Siyonizm’in Filistin’i yok etmeye odaklı saldırganlığı bir yıl içinde tüm bölgeye doğru yayıldı. Siyonizm Filistin ve Lübnan’da direnişe ve halka ölüm kusarken Yemen, Suriye, Irak ve nihayetinde İran’ı hedefleyen saldırılarını sürdürdü. ABD emperyalizminin savaşla bölgeyi dizayn etme yönelimi ilk sonucunu Suriye’de verdi. ABD uşağı faşist TC ise bu hamlede ciddi bir rol üstlendi. İran’a doğru genişleyecek saldırı dalgasının zemini daha da pekiştirildi.
ABD emperyalizminin savaş kışkırtıcılığı, rakipleri Rusya ve Çin’in askerî, politik ve ekonomik etkisini kırmaya odaklanıyor. Bunun yanında egemenliğini tüm direnç gösteren güçleri yıkarak ya da zayıflatarak pekiştirmek istiyor. Emperyalizmin yönelimi Uzak Asya’dan Kafkaslar’a, Orta Doğu’dan Afrika’ya geniş bir alanı kapsıyor. Bu yönelimde faşist TC ise başat rol almak için yoğun çaba harcıyor.
ABD başkanlık yarışında “savaş karşıtlığı” argümanı kullanan Trump, başkanlığı kazandıktan sonra Kanada, Panama, Meksika, Danimarka’dan hak talep ederek sınırlarını genişletme hevesini ortaya koydu. Filistin ve Orta Doğu’da istedikleri olmazsa savaşı daha da büyüteceğini belirtti. Trump ile savaş kışkırtıcılığı ve çelişkilerin daha fazla artacağı görülüyor.
Halkımız, Yoldaşlar,
Emperyalistlerin ve onların uşaklarının halklara kan, gözyaşı, zulüm, ölüm ve daha fazla yaşamsal sorunlar vadeden konumlanışına dikkat çekiyoruz. Bunun için savunma bütçelerini şişiriyor, durmaksızın silahlanma yoluna gidiyor, ordularını savaş için hazırlıyorlar. Ezilen ulus ve halkları ise silahlardan tecrit etme, örgütlü güçlerini tasfiye etmek peşindeler. Kendileri durmaksızın silahlanıp, savaş konumu alırken ezilen ulus ve halklara silahlı olmanın zararları, barışçıl mücadele yolunun nimetleri masalı anlatılıyor. Silah bırakmayan güçlerin yok edileceği tehdidi bir an dahi durmuyor. Filistin’den Lübnan’a, Kürdistan’ın her parçasına silahlı direniş gösteren ulusal kurtuluş örgütlerine teslim olmak ya da yok olmak seçeneği sunuluyor. Yine Filipinler ve Hindistan’da Halk Savaşları kuşatma altına alınıp ya teslimiyet ya da imha seçeneği dayatılıyor. Emperyalist dünya sistemi, sömürü ağının güvenliği, kendi aralarındaki çelişkinin yoğunlaşmasında halkların ve ezilen ulusların bağımsız eylem ve çizgi oluşturmasını engellemek için tasfiye peşinde koşuyor. Bugün faşist TC’nin Kürt Ulusal Hareketini silahsızlandırmayı hedefleyen “yeni tasfiye süreci” de bu temele dayanıyor. Kürdistan’ın her parçasında Kürt hareketi teslim alınmak, silahsızlandırılmak ve ordusuz bıraktırılmak isteniyor. Suriye Kürdistan’ı ve Irak Kürdistan’ında askeri işgal ve saldırı içindeyken içerde “barış ve uzlaşma” oyunu oynanıyor. Daha büyük savaş ve çatışmaya hazırlık için yoğunlaşıldığına dikkatleri çekmek istiyoruz. Yaşanan gelişme, Kürt ulusuna karşı düşmanlığı pekiştiren bir “barış ve uzlaşma”yı içeriyor. Tarihsel deneyimler ve alınan konumlanış bize bunu söyletiyor.
Devrim İçin Ölümsüzleşenlerimizin Çağrısı Şudur:
Dünyadaki bu gelişmeler bize açık şekilde proletaryanın önderliğinde daha güçlü örgütlenme, bağımsız çizgi ve eylemde ısrar etmenin önemini göstermektedir. Ezilen ulus ve halkların emperyalist savaş kışkırtıcılığına karşı bağımsız devrimci savaşı örgütlemesi ihtiyacını açığa çıkarmaktadır. Bugün bunun eksikliği ve zayıflığı önemini daha fazla büyütmektedir. İşte şehitlerimizin kanı ve canıyla oluşturduğu birikim böylesi zorlu dönemde bizim için bir pusula işlevi görmektedir. Bugün Kürdistan’ın her parçasında faşist TC’nin azgın saldırıları ve tehditleri karşısında Kürt özgürlük davası için ölümsüzleşenler kavgamıza direnç vermektedir. Siyonist İsrail’in Filistin davasına, Lübnan’a yönelik saldırılarına karşı ölümüne zulme direnen halklar, güçlü olana meydan okuma bilincimizi keskinleştirmektedir. Filipinler ve Hindistan’da Halk Savaşının zaferi için savaş meydanlarını kanlarıyla mühürleyen direnişler gerçek kurtuluşun rotasını göstermektedir.
Kurtuluş davasını örgütlemek ve büyütmek Halk Savaşı çizgisinde ısrarlı olmakla imkanlı hale gelecektir. İbrahim yoldaştan Nubar yoldaşa, Ali Haydar yoldaştan Özgür ve Deniz yoldaşa, Meral yoldaştan Rosa ve Asmin yoldaşlara kadar yüzlerce şehidimiz gidilecek yolu, izlenecek hattı belirgin kılmıştır. Partimizin politik önderliğinde politik iktidar için, halk kitlelerini savaşmaya ikna etmek ve savaş içinde örgütlemek, emperyalizmi, komprador kapitalizmi, feodalizmi ve her türden gericiliği alt etmek için yoğunlaşmalı, coşkulanmalı, umut ve dirençle hareket etmeliyiz. Partimiz azim ve kararlılığını, tüm tasfiyeci sürece, umutsuzluk ve yılgınlığa karşı çizgisine olan güven ve ölümsüzlerimizin yönlendirici gücüyle korumaktadır.
-EMPERYALİST SAVAŞ KIŞKIRTICILIĞINA KARŞI DEVRİMCİ MÜCADELEYİ YÜKSELT!
-EZİLEN ULUS VE HALKLARIN ANTİ EMPERYALİST DİRENİŞİNİ DESTEKLE, GÜÇLENDİR!
-DEVRİM İÇİN ÖLÜMSÜZLEŞENLERİN İZİNDE İLERLE!
-ŞEHİT NAMIRIN!
-PARTİ VE DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!
-YAŞASIN HALK SAVAŞI!
-YAŞASIN MARKSİZM-LENİNİZM-MAOİZM!
-YAŞASIN PARTİMİZ TKP/ML, ÖNDERLİĞİNDEKİ TİKKO, TMLGB!
TKP/ML MK-SB
Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist Merkez Komite-Siyasî Büro
OCAK 2025